kelam , kağıda dökülmüşken sensizliğin raksı bitsin.Sen tıp oynadıkça çengelli bir iğneye iğnelendi yirmi dokuz harfle. bilemediğin/m delik kalbim......... soluğun nüfus ederken odaya üşüyen sol yanım beynime hücum etmekte fütursuzca.. kara uyku perdelerini kaldır, cancağızım bir uçurtma kadar özgür kanat çırpmakta zaman. gök kubbe gusle zorladı, gençliğimi. parmaklar yavaşça kırmızıya boyandı seni bir türlü anlatamayan harflerin katline soyundum gece üç beş devriyesinde. noktasında, virgülünde hep sana yordum, şehr-i İstanbul. Kız kulesi ürkek penceresinden kaldırıp yine zorluyor, sensizliğin sessizliğine beni. her bir güvercin göz pınarlarımdan çorak coğrafyama düşen damla da boğuluyor.. sen kadar kalabalık ben kadar yalnız dört duvar arasında söylenecek fazla sözüm yok aslında vefasızlığa sensizlik hiçliği andırıyorken. içi boş bir cümleye benziyorum. kapladığın yerleri boşluk sinsice zapt eylemekte ey yâr hicran’ın arkamdan yaktığı sahte ağıt bir mum gibi eriyor. ve senaryosunu yazıp, yönettiğin bir oyundu sonunda sen kazandın bir cümlelik yeri bile çok gören bu kalp arkasına dönüp , gidiyor beyaz bir kağıtta. alfabede doğum sancılarını bekleyen sözcükler varken sen çizik atıyorsun, her karaladığıma diri diri gömerken beni cümleler sessiz çığlıklar atmakta ortalıkta sesli harfler............................................ şimdi; ben yokluğuna ezberlemeyi beceremeyen yüreğimle gözyaşlarımı kurutacak göğüs kafesinde şuursuzcayım. dudaklarını bükerken akrep ve yelkovan. hadi! Züleyha’nın kanlı gözyaşıyla uzan mezarıma ey yâr. üşeyeceksin.. acılarım sana kefil olacak ................................................ hangi suçun cezası olarak beni diri diri katlediyorsun sevgili? hangi sebebe istinaden hicrana sattın bir çift yüreği? temize çek kendini hadi! guslet o ölüm kokan ellerini ilmekle zeytin karası gözlerini yüreğimin sancıların tam ortasına kör düğüm yap. topla beni polisiye bir romanda nefesim, nefesine koşarken. gözlerinin ışığı aydınlatırken her yeri kapat, tüm ışıkları ıssız damarlarında şehr-i İstanbul. gramafondan çıkan plak sesi yavaşça sana geliyor, aç öyküleriyle sadece dinle, sevdiğim/n şarkı çalarken radyoda sana inat, mesafelere inat sen uzat, elini cancağızım. kapat, kirpiklerini usulca bir çocuk masumiyetinde sokul sen kokan nefesime kelam , kağıda dökülmüşken sensizliğin raksı bitsin. hadi! sözlüye kaldır beni bir lise talebesi gibi sor, seni anlattığım yerlerden bilemediklerimi. sen lâl oldukça bağışla, cesedimi leş yiyenlere yaralarım körpeyken deş. boşluklarını doldur, mürekkebimin en taze yerinden hadi! doldur beni cancağızım.................... gordion 07/01/2013 |