Bak evlat!Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir yolculuk hikayesidir zamana yazdığımız kelimeler.Her km taşında biraz hüzün,biraz keder...
Puslu bu kent
Donuk... Eskitilmiş,kirletilmiş Üzerine ağır duman kokusu sinmiş Arka sokakların kan bulanmış ellerine Zaman geşmiş Ağlatılmış,aldatılmış Susturulmuş,susmayı öğrenmiş. Nefret bulaşmış çiçek bahçelerine. Uzun bir yolculuk sonrası Yorgun bakışlarla izlediğim Uzun bir yol,sonu deniz Sonu mavi Ellerim ceplerimle oturduğum bank Yanımda konuşan biri... Ben gençken; Gülerek bakardı gözlerime kız kulesi Şimdi bizim oturduğumuz bu yer Bakışları ışıl ışıl sevgililerin yeriydi Bak evlat! Yaşlandım ben Şimdi tüm çocuklarım katil Tüm çocuklarım, Çoktan Kopmuş benden. Yalnızlığımın derinliğinde intiharlara açıyorum kapılarımı bazen Bazen,sahte sevda pazarlıklarına Herkes kör sanıyor ya beni Yanılıyor... Git evlat,git Sen yine yollara vur kendini Bak yaşlandı ruhum Vakit tamam... Otobüs camına yansıyan bir silueti Gözlerindeki yaşlarla yıkamak... Geçen zamanın adını yazan bir şair kadar yalnız Bir şiirin adı... "İSTANBUL" Hangi vuslata açtıysan kapılarını Oradan gidiyorum ben Sen,ben ve biten bir masal Sözlerim aklımda mıh Gözlerin mavi Beni unutmayan kent Sen hoşçakal... |