SIRRI SELVİYE NAAT
bir avuç toprak için çırpınıp durdum
onu doldurmakmış gözbebeklerime muradın gönlümü bir rüzgar edip sana savurdum besmele gibi dururken dudaklarımda adın sanaydı çırpınıp içimde çatlayan şafak umudun açılmamış gonca gülüydün çöl ettin ömrümü dönde bir bak oysa firdevs bağının mor sümbülüydün şimdi içime oturmuş kaskatı taş gibisin gözümde kuruyup akmayan yaş gibisin hasretten bir ejderin omuzlarında baş gibisin anlamadım yeşil düşleri kurutmakmış maksadın gafil bilmiyorki nesin sen, ne diye aysın sensiz günlerini nerde ne diye saysın tutunamadı yüreğine bırak yıldız misali kaysın bende artık tamamsın varsın dolsun gözlerimde miyadın efkarın çığı anlamaz önüne katar beni umudun yüzü asık, kaşında çatar beni boş bir hayal gibi yüreğin, zamana satar beni elbet silinir bir gün aşk defterinden kaydın garip ali’yi sonsuzda arayıp sorma yıkılmaz bir dağ gibi karşımda durma bırak yakamı gazel gibi beni savurma dilemiştim cümle kullar içinde beni tek sen anlasaydın ALİ RIFAT ARKU 31/12/2012 İSTANBUL |