Yolculuk
Bir akşam üstü
İstanbul’da; Ellerimi kavuşturup yaslanmak istiyorum, Son kalkan Adalar Vapuru’nun demir soğukluğuna Uzakta bir balık ağı çekiliyor Topkapı Saraya aydınlatıyor Vapurun yarıp geçtiği yalnızlıkları. Dalgalar bir başka kızgın köpürüyor. Cankurtaran’dan bir tren feryadı bölüyor düşlerimi. Gökyüzü yine hep o bilindik tavrında. Aynı sen gibi, Ulaşılmaz. Ulaşılmaz ama bir o kadar da güzel. Tıpkı sen gibi... Bir an olsun Omzuma yaslanıversen, Bir ben seni bu dünyada en çok seviyorum diye, Kız kulesine,uçuşan martılara, hatta tüm İstanbul’a Haykırabilsem. Bir düş bugün gerçek olsa. Aynı suya atılan paralar gibi... Suyun üstüne yazılan şiirler gibi... Suya dalıp giden aşıklar gibi... Keskin rüzgar uğulduyor kulaklarımın dibinde Ellerin üşümesin diye avcumun içinde, Sımsıkı tutuyorum onları. Gözlerinde kayboluyorum Birkaç damla yaş karışıyor rüzgarın sesine Kimse görmeden usulca dudaklarından öpüyorum seni seviyorum seni çok seviyorum Vapur sireni delip geçerken gökyüzünü Gözlerim dalıp gidiyor kaybolan İstanbul esrarına Sen düşlerimden de Vapurun bırakıp gittiği İstanbul suretinden de siliniyorsun Bir akşam üstü; İstanbul’da Bir yolculuk daha son buluyor. Emre Yılmaz |
uzuyor yolculukların savunmasız bakışları
şifreye dönmüş el sallamalar
oysa kıymıkların acıtacak bensizliği
ve sen kaybolacaksın karanlık mavi de
belki köpürecek mahremin
belki de ıslatacak ihaneti belgeleyen dudaklarımı
sen usulca uyut düşlerini
ben bildiğim gibi yol alırım
...
yapılacak bir şey yok,çıkmışsın artık...nefes almayı dene, böylece daha az acıtacak yokluğu...daha az...
kelimeler oynaşıyor birbiri ile ve dahi dalgalarla...ne güzel...
alicengizoyunu
alicengiz oyunu tarafından 8/8/2008 12:22:45 AM zamanında düzenlenmiştir.