flu kelepçe
Yolculuklar var düşünce dehlizinde.
Şakaklarımdan dudaklarıma kadar sızlatan, Bıçak gibi keskin saplantılar. Sanki rutubetli bir rüzgâr üşüşüyor yatağın başucuna. Dönüyor dünya dönüyor devran dönüyor her şey. Ben Dönmeli miyim odanın sessizliğine? Köşede sinmiş tütsü tadında karanlık. Kanepenin koluna sıkıca tutunmuş, Sırtı dönük, O üzgün lal kadın… Tanıdık bir yalnızlık var aramızda Peki, yüzü neden asık? Kelepçelenmişiz kanepenin farklı iklimlerine Serbest kalan ellerimiz birbirimizden habersiz Loş lambanın altında bekleşiyor Düşünceler… Eller… Zihnimde milyon kilometreler aşıyor da Dokunamıyorum tenine. Kavuşamıyoruz Kutsal geliyor bakışların Tılsımın toprak kadar sert ateş gibi yakıcı Bu rüyada değil Bir tesadüfte dokunmak istiyorum gözyaşlarına Başka bir dem de tanışmışlığımız vardır elbet Kavuşmuşluğumuz da O vakit umutların gün doğumu kadar sıcak Ve yakındır. Emre Yılmaz 21/06/2009 |