İçimdeki Fırtınalar..
Geçen uzun zamanların kısa soluklu bir nefesi gibiydin
Seni düşünürken gülümser olmadık hayaller kurardım Bazen kızardık birbirimize, bu kez son derdik ya hani, Yinede içimden sakın ha, sakın inanma diye yalvarırdım. Gün olur saçma-sapan şeyler söyler, sonra kahkahalarla gülerdik Bazen ciddi ciddi insanlığı kurtarırdık da, onların haberi bile olmazdı, Misliyle bedelini ödediğimiz acılarımızı atar bir kenara Daha yaşayabileceğimiz çok şeyler var diyerek Mutlu, umutlu, sevgi dolu yarınlar düşlerdik. Çok şey değildi beklentilerimiz, herkes kadar mutlu Herkes kadar güzel günler dilerdik yarınlara dair. Ayrı yollardan gelip bir kavşakta kesişmişti yolumuz Ben biraz daha uzun yoldan gelmiştim yorgundum, kırgındım Gülüşlerin, sevecenliğin, içtenliğin içimdeki tortuları silip süpürmüştü. Olmaz diyordum olamaz ben böyle birini haketmiyorum Sen inatla üstüme üstüme gelir, bu senin son durağın Kurtuluşun yok, kimselere bırakmam seni derdin. İçimde Firdevs-i Ala’nın gülleri açar, Tuana olup yapraklarıma yağardın. Bazen yaşadığın olumsuzluk nedeniyle hıçkırıklara boğulur Umutsuzca, git kendine bir yaşam kur, Başımdaki bu beladan kurtulamayacağım derdin, Oysa bilmiyordun ki, ben seninle yeniden tutunmuştum yaşama Tam uçurumdan düşerken, tutunduğum dal, gölgesine sığındığım ulu çınar, Üşüyen ruhumu ısıtan güneşim, duygularımın sığınağı limanımdın. Şimdi yokluğunda bir mecnun-u divaneyim Ne akşam sefasının mor yaprakları, ne erguvanların kokusu Silindi yarınlara dair hayallerim, kürekleri kırılmış bir sandal gibi Sürükleniyorum okyanusun derinliklerine. Issız bir ada da bir damlanla yeşermiş kırçiçeğiydim Yokluğun alıp götürdü içimdeki yaşama sevincini. Evet sevgili, Sen yoksan bende yokum, Abasına sarınmış derviş misali Ölümü bekliyorum... 12.06.2012 |