Yasaklanmış şiirlerin haykırışıŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Şiirlerime yasak getiren tümcelerin haykırışı
Ölüm ihanetse özgürlüğe, Başkaldırıyorum hey, Yasaklanmış şiirlerin iniltileriyim.. Vurgun yemiş kavramların öz suyuydum senden önce… Göğsümde sevdaya yataklık eden Leylam ağlıyor içten Ezildikçe kelimelerin hafıza teorisi; Bir tapınak şövalyesi vuruşuyor dalgalarıyla Akdenizin Karanlığa tutunmuş elleri… İçimde isyanlar kan kusuyor Başkaldırıyorum hey, Suskunluğun miladı yıllarına, İsyanım hiç ama hiç azalmayan isyanıma.. Eski mabetler aşk , Leyla kokuyor,tek tek; Gözlerimden dökülen Afroditin süsleriydi zaten; Hiç kaybetmediki içimdeki zindanlar gardiyanlara, Açan bir Aralık gülüydü sicili bozuk mevsimlerin… Kavramları bırakmıştı Sokrates Sensiz ölümlerin yanına, Gülleri diktim mezarına ,kendi toprağına secde eden… Zevk ediyorum kendi kendimi,kendi başkaldırışlarımla,öykünüyorum Uzaklarda taa uzaklarda, Seneler öncesinden ağıt yakan Havarilerden kalma bir zeytinlik Avucumda yetişen tek fidanıydı isyanlarımın kefeninde susmuş bir şairin haykırışıydı Çekip giden yağmurlu rüzgarlara sığınmış Bir şafak vakti göğü tutan gözleriydi, Son anda kazanılan zaferiydi isanın çarmıhı… Mecnun ölünce bittimi ki aşk? Parmaklarımın arasına sıkışmış Kışa isyan eden kaç kardelen var daha Sensizliği kutsuyor bir papaz Yanağı silinmiş abidelerde… Üstüme yığılan sona ulaşmamış kaç sevda arasında kalır nar dudaklar Ört beni içimdeki gizli isyanların yorganlarıyla Toprak kokusuna karışsın Yasaklanmış şiirlerin göğe başkaldırışı Bir Albatros, Öldürsün yavrusunu Okyonusun en sığ yerinde… Aşk alevinde kavrulan buğdaylar, Dikilsin yeniden,göz çukurlarımıza Ve İstanbul ağlasın, Fatih ağlasın, Bir gece vakti yalnızlığına, İstanbul uyusun, Başköşesinde intihar etmiş, Şairler mezarlığında…
Şiirlerime yasak getiren tümcelerin haykırışı
Ölüm ihanetse özgürlüğe, Başkaldırıyorum hey, Yasaklanmış şiirlerin iniltileriyim.. Vurgun yemiş kavramların öz suyuydum senden önce… Göğsümde sevdaya yataklık eden Leylam ağlıyor içten Ezildikçe kelimelerin hafıza teorisi; Bir tapınak şövalyesi vuruşuyor dalgalarıyla Akdenizin Karanlığa tutunmuş elleri… İçimde isyanlar kan kusuyor Başkaldırıyorum hey, Suskunluğun miladı yıllarına, İsyanım hiç ama hiç azalmayan isyanıma.. Eski mabetler aşk , Leyla kokuyor,tek tek; Gözlerimden dökülen Afroditin süsleriydi zaten; Hiç kaybetmediki içimdeki zindanlar gardiyanlara, Açan bir Aralık gülüydü sicili bozuk mevsimlerin… Kavramları bırakmıştı Sokrates Sensiz ölümlerin yanına, Gülleri diktim mezarına ,kendi toprağına secde eden… Zevk ediyorum kendi kendimi,kendi başkaldırışlarımla,öykünüyorum Uzaklarda taa uzaklarda, Seneler öncesinden ağıt yakan Havarilerden kalma bir zeytinlik Avucumda yetişen tek fidanıydı isyanlarımın kefeninde susmuş bir şairin haykırışıydı Çekip giden yağmurlu rüzgarlara sığınmış Bir şafak vakti göğü tutan gözleriydi, Son anda kazanılan zaferiydi isanın çarmıhı… Mecnun ölünce bittimi ki aşk? Parmaklarımın arasına sıkışmış Kışa isyan eden kaç kardelen var daha Sensizliği kutsuyor bir papaz Yanağı silinmiş abidelerde… Üstüme yığılan sona ulaşmamış kaç sevda arasında kalır nar dudaklar Ört beni içimdeki gizli isyanların yorganlarıyla Toprak kokusuna karışsın Yasaklanmış şiirlerin göğe başkaldırışı Bir Albatros, Öldürsün yavrusunu Okyonusun en sığ yerinde… Aşk alevinde kavrulan buğdaylar, Dikilsin yeniden,göz çukurlarımıza Ve İstanbul ağlasın, Fatih ağlasın, Bir gece vakti yalnızlığına, İstanbul uyusun, Başköşesinde intihar etmiş, Şairler mezarlığında… |
Günahlarım vaaz verir sol yanıma...
İpini çekerken aydınlığın,
Koyu gölgeler dökülür şakağıma...
Ve şair ölür kendi yalnızlığında...
Kelimeler ağıt yakar yokluğuna...
Şairin son sözü şiirdir dudağında...
Dökülür gözyaşı kıvamında..../Şennur'ca
kutlarım üstadım ... kaleminizin dudakları asla susmasın....sevgi,dostluk ve tebessümle....