UMUT BAHÇELERİ
...aşkın ötesinde, iyi olan her şeye verilen bir addı onu sevmek.Onu düşünmekle geçmesiydi günlerin.Onu düşünerek uyumak, uykunun bölündüğü saatlerde onu düşlemek,düşlerde onu görmek, onu düşünmek ve onu düşünürken bulmaktı kendimi uyandığımda.Uyanınca da bütün bunların düş olduğunun ayırdına varmaktı.Hayaliyle gülüp hayaliyle ağlamak ve zaten sadece hayaliyle avunabilmekti.Ağlayıp gözyaşlarımla sulamaktı umut bahçelerimi ardından yürek yandınlarımın tek bir kıvılcımıyla bir anda tutuşturmaktı.Küllerimden doğmaktı.Tek bir kül zerresi dahi kalmadı...Gündüz hayalim, gece düşüm, gerçekte ise düşüşümdü benim.Her düşüşün bir çıkışı vardı.Benimse yollarım hep ona çıkardı.Gözlerim hep onu arardı, gözleriyle buluştuğundaysa kaçacak delik.Bir tebessümü yeterdi umut bahçelerime gül fidanları dikmek için.En güzel güle onun ismini verir bülbül olup en güzel şarkılarımı söylerdim, şakırdım bildiğim tüm nağmeleri ona.
Meğer o gül renksiz, bülbül de dilsizmiş.Sonradan anladım. Yanmanın tüm tanımlarıyla yandım.Yanmak nedir aşk ateşinde anladım.Aşk ateşe, ateş cana, can canana doymazmış.Onu düşünmeye doyamazken anladım. Bir kalp diğerine bağlasa kendini altından sandalyesini kaydırdığın an ölecek idam mahkumu misali, diğeri bunu hissetmez mi?Mütemadiyen bunu sorguladım.Nihayetinda sorgulamayıp da boşvermeyi, boşverip de unutmayı da öğrendim ben.Yine de kalbimin diğer yarısı sen!.. |