Olağanüstü Bir Gün..
Olağanüstü Bir Gün..
….Olağan bir gün, ve de sıradan bir gündü yaşanan. . Belki gök gürültüsü yoktu ama şimşeklerin ardı ardına çakması, kopacak olan fırtınanın habercisiydi sanki. Hiç yaşanmamış gibi yaşanıyordu her şey. Gün sanki öteki günlerden kopuk, bambaşka bir duyguydu yaşananlar. Her günün sabahının yeniden akşam oluşu Her akşamın yeniden sabah olacağından farklı, tam tersi bir durumdu. Anlatılamayan şeyler vardı. Anlatılamayacak kadar, yasak olan şeyler. Oysaki birçok kişinin yaşadıklarıydı yaşananlar. Ortada bir senaryo vardı ama oyuncuları ise yasaklıydı. Kocaman bir hayatın içinde, küçücük bir dünya, asla bir parmağın bile sığmayacağı kadar küçük bir dünya. …Korkular yüreğinde, yüreği ise elinde ha düştü düşecek endişesiyle, düz yolda sarmaşıklara dolanmış gibi yürüyordu. Kalbiyle beyni arasındaki o kavgayı dinlemek istemiyordu. Bedenine vurduğu zincir yeterince canını yakıyordu zaten. Gözlerini kapamış, kulaklarını tıkamıştı her şeye. Böylece hem kör, hem de sağır bir şekilde ilerliyordu, ...Korkularını habire savuşturup, yara, yara her birini bir tarafa iterek yürümeye çalışıyordu. Her ne olursa olsun, her kim ne derse desin, bugün olağandışı bir gündür, sadece bunu biliyordu. Yaklaşmakta olan tehlikeyi görmezden gelip, yok saysa da gene de o tehlikenin boyutunun ne denli yıkıcı, sarsıcı olacağının farkındaydı, biliyordu başına gelecekleri. Olan bitene aldırmaz gibi görünse de, içini kemiren o şeyi durdurabiliyordu, her şeye rağmen. Acıyı hissetmemek için kafasından durmadan başka şeyler geçiriyordu. …Olağandışı bir gün, hem de çok olağandışı, habire kendi kendine tekrarlar yapıyordu. Kendine engel koyamıyor, yapmak istemese de gene de yapıyordu, korkulara baka baka. Bu bir meydan okumaydı sanki. Kimeydi bu meydan okuma, onu bile bilmiyordu. Kendine mi? Yaşayamadıklarına mı? Yoksa bu lanet olası dünyaya mı? Sorumlu olduğu kişiler var mıydı? Hesap vereceği kişiler gibi... Buna mecbur muydu ki? Gündüz Yavuz…… |