Gayyalarda Muammalarla Boğuşurum
Şehrime dökülen son ışıklarda ufukta eridi
Karamsar düşünceler ölüm sessizliğine bürünen gece gibi Yorgunum dil bilmez iklimlerde yaşamaktan Dilimden anlamayan bu gurbet ellerde neler yaşarım Başıma neler gelir hiç düşündün mü? Sahralara sığındım unutmak için hatıraları Rüyalar dökülüyor birer birer gözlerimden İkindi yağmurlarının hüznü gibi ağlar düşlerim Dünya gözümden siliniyor göklere kanatlanıyor aşk Aşk elbette gizli gerek Aşk sahilinde gizem içinde süzülür gider yıllarım Özümseyerek hayaller kurarım İkindi güneşi bahtımın ufkunu yalarken Hicran dolu gözyaşları öpüşür yanaklarımda Oysa ki; Buseler tebessüm etmeli dudaklarımda Zulum karası bir hüzün bulutu çöktü üzerime Eylülün hüznü dökülen yapraklarda sonbaharlaşıyor Şiirimin notalarının tınıları kaplıyor loş ışıklarda tüllenen ufkumu Hüzünlü akşamlara gömülür melâlim Acın bağrımda yanar, hücrelerimde dolaşır Susarım erdem niyetine Kara gözlerimde suret değiştirir parlak bir eylül güneşi Sevgilin firkâti gözlerimi buğulandıran hüzün bulutu Gayyalarda muammalarla boğuşurum Romantik dalga sesleri ritmik bir melodiyle sahilimi okşarken Sert rüzgarları andıran bakışın şafağın sesiyle uyandırır uyuyan gülüşlerimi Buğulu günler sarıp sarmalar,acılarımı öper buruk bir tad hüzünle nemlenen baharlar gibi Zamanı buğulandıran yağmurlar eritiyor beni bu iklimi bozuk düzende Ruhum maveraya yükselirken sadrımda güneş batar, ay doğar, akıbet alacakaranlık |