ELBET GELİR ZAMANINeresinden asılmaya kalksam Şu yamalı hayatın ucuna Hep elimde kaldı parçası.. Ben mi fazlaydım bu sürgün şehrine ki Ayağıma bağlanan prangaları her çözmeye kalktığımda Kırbaçlandım ölesiye. Bir bardak suyun hatırına çabaladım yaşamaya Üstüm başım yırtık Ayaklarım kan içinde Yürüyorum bilinmezliğin çamurlu yollarında. Gücümün yettiği yere kadar çağladım durdum nehir misali Sırtım da taşıyabileceğimden ağır bir yük Her dinlenmek için yere koyduğum da Yedim böğrüme tekmeyi Sendeleyerek ilerliyorum Düşmemek için tırnaklarım yamaçlarda ki topraklara saplı Bugün de akşam olsa diyorum Sinsem hapishanemde bir köşeye Yumsam gözlerimi her şeye uyumak uğruna. Uykular annemin göğsünde ki sıcaklıkta kaldı Ah diyorum tekrar çocuk olabilseydim keşke Sorunsuz, tasasız oyun olsaydı tek amacım Sadece oyuncağım kırılınca ağlasaydım Bir de acıkınca anneme. Gözüm olmadı kimsenin malında Efkarlı yüreğimin tek dileği Sıcak bir elin saçlarımı okşamasıydı karşılıksız ana gibi Göğsüne sinmekti gözyaşlarımı gizlemek uğruna Alnıma koyulan bir öpücüğe muhtaç kaldım bedelsiz.. Anladım artık bu hayat hırsızların yeri Ne kadar çalarsan o kadar makbul olmuş yaşamak Ne aldığının önemi yok bu kirli zamandan İster mal çal, ister kalp, isterse bir oyun havası Yeter ki geçsin zaman gelsin sırat köprüsü Kurulunca mizan Düşünürüz kime ne yaptık diye o zaman. Ayvazım DENİZ |