dili geçmemişin rivayetiseksenden önce binüçyüzkırkbirden beriydi demir kanatlı kuşların hışmına uğradık eğin geçidinde yükümüz dut kurusu, takasına düşmüşüz yollara hesap daha daldayken kesilmiş, çuvalı çuvalına bende beden küçük koyacak yer yok yüreğimi bir gökçe dayı bir it bahattin bir de zalım emmi tütün taciri sanmış cendermeler, elleri mavzer kurşun yavru kuş sızısı bereket akmaz buralarda fırat, yamaçlar kuru yamaçlar çıplak tek mevsimliğine bağlanmış umut, bir mevsimlik alın yazısı neden bizim katırların akıtması yok alnında, çoğu kırçıl düşündüm birden, can bağladığım kayadan kurşun sekerken üstelik hesapsız ölümlerin bile atı beyazken zalım emmi kolcuymuş eskerdeyken,adı ordan kalma dil anlar işmar bilir sopa başında beyaz mendil, perem perem ürkek katırlar tarumar dengimiz ay tandır ekmeğinden bile büyük ,döl ayı bu börtü böcek aceleci dillerimizde hızır duaları it bahatinde sureler havada ellerimiz çocukluğum; bu kadar mı bedel ödenir doyumluğa ,bu kadar mı peşinci ondandır;kaşlarımız bitişik doğarız ,kara kadere işaretimiz sen çık dediler bana sıradan dudağımda çatlak ağzımda kan beni adamdan saymadıklarına hayıflandım ağladım arımdan denkler deşildi bulunmadı inhisar,hadi uğur ola harman bozulmuş zaman kıt,ne diyeceğim anama bu kaçıncı gelişin üstüme fırat,uatnmıyor musun ululuğundan çok sonraları öğrendim,köy türküsünden utandığını şairin ne arlandım giydiğim nazilli donundan, ne de belimdeki kendir ipinden kestim köy kahvesinin önünde kinimle ,yağız oğlan ipe giderken kasım |