İLİM DENEN TIP BİZLERE KÖK SÖKTÜRDÜ
23 Eylül 2012 tarihinde 23 yaşında aramızdan ayrılan biricik kızıma
Günler ne çabuk geçmekte hazan mevsiminde Yıl olmadı akşamları esen sonbahar melteminde Gündüzler bizlere azap oldu geceler serinliğinde Yaralar daha da azdı sessizce kalbin derinliğinde Kış göründü dökülmekte güz yaprakları hüzünle Acı da olsa ne günler geçirmiştik heyhat seninle Ebediyet hepimiz için şimdi hüzündeyiz resminle Bahar gelende sevdiğin çiçekler açsın öz renginle Akşamlar yüreğimi parçalamakta hep ağlarım Acı da olsa bu gerçek yinede kara yas bağlarım Sığırcıklar öterken ücra yerlerde etrafa bakarım Belki de yatağındasın diye ara sıra yine yoklarım Korkun ecele karşı çektiğin acılar yaktı genzini Bazen kurtulmak için dökmek isterdin benzini Duayı okurken alırdın yüce Allah(cc)den feyzini Azrail yanına geldiğinde benden mi aldın iznini Bu gün altmış günün doldu içimiz yanmakta Balkona çıkmaktayım ruhun görünse ufukta Can dayanmıyor bebeğim yüreğim yanmakta Kor ateş zamana yenilmekte is tutar ocakta Mübarek günün akşamındayız dualarımız var Rabbimden diledik ruhun için umudumuz var Biz bize tilavet etmekteyiz canan için can var Sen cennettesin bizim de buna hayalimiz var Varsın kar yağsın mezarının üstüne ne olur İnsan fanidir bir gün gelir kara toprak olur Can bedende bir nefes uçunca melek olur Yaratana Kavuşunca ancak mutlu şen olur Çocukluğunda oynarken hep sisten korkardın Akşam olunca oyununu bırakıp içeri kaçardın Küçücük odanda mutlu idin makineni bağlardın Gelmediğim günler nerde kaldı diye sorardın Dile kolay on iki yıl çektin bulunamadı bir çare Hayatın bitti hare hare köz oldu günceli biçare Yıllar kasvet semasını yaparken çembersi kare Rabbime ulaştı ruhun yer yarılsa yüzün görüne Niceleri rahmetinde rabbimin kimileri cennette Ne esarettir ne mukaddesat ondaları eziyette Dünya fani olsa bile zülüm kararsız feyziyette Gönül ister tüm insanlar buluşsun ebediyette Ekimin sonu doğum günündü mutlanamadık Yâd ettik seni bugün sevinirdi diye ağlamadık Üzülmesinler diye arkadaşlarını da çağırmadık Hazanın Ekimin de doğdun Eylül de yaslandık Ayrılık hasretleşti sana anama babama rahmana Hayatımız teslim oldu sanki buğulanan dumana Çığlıklar yırtar karanlıkları gözler çevrilir ummana Sabır denen acıları bıraktık artık geçen zamana İlaçlar sana tiksinti verirdi çaresizlik diz çöktürdü İlim denen tıp bizlere hiç acımadı kök söktürdü Yalancıların deva nameleri sana bile dil çözdürdü Alışamadık bir türlü sensizliğe lanete kin döktürdü Sis çöküyor üstümüze hüzünle akşam değil karanlık Her şey mazide kaldı ben hasret ananın yüreği dağınık Rahmet çiselemekte sokaklar pis mayhoşumsu ıslanık Sükûnete eremedim bir türlü gönlümle kafam bulanık Her fani gibi bende bir kulum rabbin kitabında sır Ayrılışından bu güne geçen iki ay bize dokuz asır Mehtapların ışığında parlayan yıldızlar acıtır nasır Geç olsa bile dünyadan ayrılık ruhum buna nazır Mevsim hazan aylarının rüzgârlarında olmuş fırıldak Hatıralarını canlandırdı elime aldığım süslü bardak Bitmiyor içimdeki acılar yorgun düştüm ne olur bak Maslahsız yazmaktayım dinlenmeye bulamadım durak Zekeriya ÇAVUŞ Teaching Assistant Researcher, Writer [email protected] Düzce 22.11.2012 – 22 .00 |