kundakta ki...
sessizliğe perçinlenmiş kundakta
saçları aklaşmış bir adamdı sol yanım ve aşk dan doğmuş oluşundandı çocuksu tavırlarında mahir delilikleri vakit ninnilerinde öğrenmişti belki söylenenin gerçek den uzak oluşunu yarına küskün soluğunda mahrem ettiği ömrü olmuş doğum lekesini acının içinde ki inkarı ’’son’’ sözcüğüne buğusu silinmeyen camların ardından gözyaşında ki hayal renkleriyle ağlardı ruh halinde hazine olmuş umudu çentik eksiltmeyen takvime yenikti güneş yanığı doğmuş gecenin içinde kaybolan yıldızların ipliğinden olmayan visale yamalar dikerdi |