Varsın Bir Lanetim Daha Olsun…
“Belleğim labirentinden çıkış yolu arayanım;
Kaybol tenhalarımda Sana bağımlı gotik kalbim Dağıtsın Atlı kılcal ulaklarıyla Kayıp ilanlarını dört bir yanına cismimin Ruh kaldırımlarımda Meczup şarapçılara dönsün yokluğundan Sana özlemlerim Fakat Bulunama da asla sakın Ve Labirentimde Kayıpken öl!” :: Omzuma dokundu soylu Lucretia… Dokundu ve son verdi mülkiyetsiz yolculuğuma… Durduğum noktadan el sallıyorken Yalnızlığında şiirlerimle sevişen ruh ikizime Tarçın tütsüsünü duyumsayabildiğim hoyrat cisminden On beş ışık yılı Uzak olduğumun da farkındaydım fakat Yine de Görebildim güzel yüzünü… Katran karasıydı gözleri! Ve duyabildim Ruh duvarlarıma yankı rahibe sesini… Penthesilea’nın kan kokan kösnüsünü Çekincesiz taşıyordu cüretkar sözleri! :: Kutsal olanı Müsrifçe tüketiverdik hayatlarımızda Çünkü Her sevişmemizde Bekareti çoktan bozulmuş ten yangınlarımızı Harlayıverdik biraz daha ateşlerine attığımız En yanıcı günahlarımızla Ki Bu yüzden almadı mı zaten? Günahlarımızın kızılından ilhamını Cehennem alevleri :: Ve şimdi sen… Söyle! En fazla ne kadar tanıyabilirsin ki beni? Ya da mutlak yalnızlığında Kaç gece sevişebilirsin Hamalı olduğu mahrem sırlarından vazgeçemeyen Bu ölümsüz bedenle Ve şimdi sen… Söyle! “Kendini tanı” dövdürdüğün O Zafer Takı’na Yani O çok gizli gamzelerine; Tam ortasından Yiyiverince aşkın buzdan kurşununu Ve hemen ardından Damla damla İşleyecekken ruhuna Serin suları Kızıl Denizin Tanıyabilecek misin sanki kendini? Ve şimdi sen… Söyle! En başından senin de bildiğin O kadim lanetimle Taşıyamaz mıyım sanırsın? Ruhundaki siyahın Gotik omuzlarıma yüklediği bir sırrı daha Ha bir fazla… Ha bir eksik! Varsın Bir lanetim daha olsun… (Yıldıray Kızıltan) |
Kutsanmistir siir
imgden örülü bir ic yüz haritasi
okudukca sifrelenen ütopya
kalemin kelami kisacasi
her daim alkislarimla degerli dost
usta sair
siirle hep