Isimsiz Ayrılık
Ay yırtıyordu bu gece de ;
Rahibe elbisesi giymiş fahişe gecenin karanlığı, İçimde yılların eskitemediği isimsiz bir ayrılığın hüznü ile ; Başlıyordum önümdeki kağıda bir şeyler karalayıp, Ardından bir dal sigara yakmaya.. Her sessiz ve sen’siz geçen geceler gibi; Bu gece de sen’li - ben’li ütopik düşüncelere dalıyordum , Beni hala sevdiğini düşünüp kendimi avutuyordum mesala .. Sonra cenneteki hurileri kısk’Andıran o güzel yüzün ; Bir film şeridi gibigeçiyordu gözümün önünden.. Gözlerin gelirdi aklıma ; Bakmaya korktuğum, Bakınca da öyle derin bakardın ki labirente düşer gibi olurdum, Kaybolurdum içlerinde... Her ne kadar uzak olsanda kokun geliyordu burnuma; Annesinin kokusu burnunda tüten öksüz bir çocuk olurdum oracıkta... Özlüyordum anlamsız gülüşlerime anlam katan gülüşlerini, Özlüyordum beni benden alan labirent dolu gözlerini.. Özlüyordum seni.. Sen Yoksun ; Ve ben hala ; Özlüyorum İncecik parmaklarını, Özlüyorum Gülüşlerni, Özlüyorum labirent dolu gözlerını .. Sen yoksun ; Ve ben hala özlüyorum seni.. |