TÜRKÜLER
T Ü R K Ü L E R
Halkımın bağrından çağlayan bir sel, Yaylamın üstünde savrulan bir yel, Yârimin saçından ayrılmış bir tel, Sevda bahçesinde güldür türküler. Yollarda seğirten bir oğlak gibi, Göklerden boşanan sağanak gibi, Köyümün bağrında sığınak gibi, Gurbetten sılaya yoldur türküler. Ozanın elinde saz olup öten, Düğünde-bayramda dudakta tüten, Mıknatıs gibi yanına çeken, Sevdayı çağıran dildir türküler. Dağların başında bir yeşil orman, Ekin tarlasında savrulan harman, Yaşlıya-gencine oluyor derman, Yaramı saracak eldir türküler. Gökten tane tane damlayan karda, Bazen tiyatroda, bazen de barda, Köyümde, yaylamda, bizim diyarda, Halkımın özünde vardır türküler. Suyunu akıtan bir garip pınar, Yaprağın sallayan bir ulu çınar, Bazen aşık olur od alır yanar, O zaman bir avuç küldür türküler. Domur domur açmış badem çiçeği, Bir bebek için ana kucağı, Gurbete gidene baba ocağı, Sıladan uzanan eldir türküler. Yoksulun altında katıran dalı, Kimine köşk olur, kimine yalı, Kimine kilimdir, kimine halı, Kimine göre de çuldur türküler. İnsan sevgisiyle doludur dolu, Ayırmaz inanın sağ ile solu, Oradan geçiyor barışın yolu, Defneli-zeytinli daldır türküler. Yunus Emre, Karac’oğlan yurdunda, Halka kucak açar her bir derdinde, Pir Sultan’ın, şu Veysel’in ardında, Sonsuza uzanan yoldur türküler. Arif’in sevdiği bir müzik türü, Çobanın önünde meleyen sürü, Yorgun emekçinin saf alın teri, Yoksula uzanan eldir türküler. Arif GÖLGE (Ankara, 18 Mayıs 1985) (Not: Bu şiir, 26/06/2001 tarihinde, Mersin 2. Noterliğinin 13671 yevmiye no.su ile yazarı adına tescil edilmiştir.) |