ağlamakla gülmek arası
hiç eskimediğinden belli
ne çok sevmişsin fikrimin ince gülünü dinlerken kapıldım duygu sellerine girdabında döndüm, ben de çok sevdim sana dair yaşantıların her ayrıntısını bilemem lakin ahde vefanın tiryakisiyim zaten yağmurları nazlı, ayazı sertti benim için bundan böyle on kasımların kara bulutları başıma biraz daha yakın zira bir anne gibi değer verdiğim öğle vaktini çalan zillerde vedasız göçtü bu dünyadan hakkımız helaldi elbette neylersin, iki yüzlü madalyon yuva kuruyordu, başka bir candan canım ağlamakla gülmek arasıydı gözlerimin sisleri eğlencesine icabette bu akşam geri geri gidiyordu ayaklarım belli ki kalbi sızlıyordu benim gibi şu mekanın duvarlarında yankılanmıyordu dil ucuyla söyleniyordu evet sesi kalem şaşkın yalpalayan gölgesinden hayat devam ediyor, her şeye rağmen alışmaktan başka yegane çare nedir kaçmak ne mümkün dağların bile çekemediği yüklerden 10.11.2012-Ahmet BOZTAŞ |