ÖYLE HÜZÜNLÜYÜM Kİ
ÖYLE HÜZÜNLÜYÜM Kİ -1994-
Bu şiiri İstanbul da gerçekleşen acı ve içimizi acıtan bir olaydan Dolayı çok üzüldüğüm ve hüzünlendiğim için yazmışımdır ----------------------------------------------------- Öyle hüzünlüyüm ki bir keman inlese de Döksem içimi avuçlarıma Baksam, baksam, baksam neymiş içimdekiler Savursam gökyüzüne versem rüzgârlara götürse Dertleri geldiği yere sevinçlerimi beyaz bulutlara Gülümsediğim anları Çiçeklere götürse renk renk desen desen Ağladığım anları çocukluğuma götürse Gözyaşlarımla beraber Ümitlerimi arzularımı hayallerimi Bohçalayıp bana geri getirse Öyle hüzünlüyüm ki Bir ney üflense de Mevlana’nın dilinden Dönsem, dönsem, dönsem Kendimden geçene kadar Kor olup ateş olup yansam Toz olup yeniden karışsam kara toprağa Akif’in mısralarıyla Yağsa kara kışın kar taneleri Yavaş yavaş kapatsa üstümü Veysel’in nameleriyle Uyusam zemherinin koynunda Esrarengiz rüyalarla beraber Baharı beklesem sabırsızca Tomurcuklar Allah deyip bakarken Toprak ananı penceresinden bende beraber Atalarımın bağrından kopmuş ecdadımdan yadigâr Ceddimin hatırası Yemen türküsüyle uyansam Öyle hüzünlüyüm ki Şimdi ya Selimiye de yâda Süleymaniye’nin Kubbesi altında huzuru beklesem, beklesem, beklesem Yunus’un dediği gibi haykırsam o engin kubbenin altında A bülbülüm dertli misin garip garip ötme bülbül Derdime dert katma bülbül Çeksem içime o ecdadı Süleyman’ı Bir nefes sıhhat gibi Okşasam o mabedin taşlarını yüreğime işlesem Nakış nakış desen desen koca Sinan’ı Seyretsem İstanbul’u yedi tepeden şafaktan önce Güneşin mızrakları daha minareleri görmeden İstanbul’un fatihi fatihin fethi istediği gibi Ben yine o kutlu şehirde huzur istesem |
saygilarimla...