SÜRGÜNLERDEN KURTAR BENİ
SÜRGÜNLERDEN KURTAR BENİ
Gece oldu sabahlar yasa tutuştu yıldızlarla Seni arayıp durdum köşe başlarında caddelerde sokaklarda Seninle kaybolup gitti ulaşamadım baharlara Sensizlik bir alın yazısı göremedim kendimi aynalarda Sen yokken kafamı kaldıramadım hiç havalara Tozlu raflarda duran eski fotoğraflarla tutundum hayata Ey üzerime karabasan gibi çöken (gece) Ey kimsesizlerin sesi olan sonsuzluk sevdalısı Ey hasretini damla damla biriktiren (sevgili) Sürgünlerdeyim gel artık sürgünlerden kurtar beni Neler geçti kim bilir ve niceleri gitti ömürden Gidenler dönmüyor gittikleri yerlerden Hasretlik bir ferman bir yazgı atılmıyor gönülden Baharlar zindana döndü artık sensizlikten Senin sesindi yükselen dalga dalga neylerden Haber bekledim hep dakikalardan, saatlerden, senelerden Usandım artık saatlerden gelen o seslerden Yollarını gözlemek ölümden de zor daracık pencerelerden Dön artık ülkene bekletme bizi gel nerelerdeysen Sürgünlerdeyim gel artık sürgünlerden kurtar beni Seneler dört duvar arasında kaybolup gitti gölgesini göstermeksizin Çoraklık baş gösterdi ve sen yine gelmedin Çöller kurudukça kurudu, Yusuf ve Züleyha yasta Senin şarkını dinledi hep canlı cansız ne varsa Hayalin tüm ihtişamıyla yıldızlarda gökte ayda Tüm şaşkınlığıyla bir çift göz sana bakan; Mecnun,Leyla Kilisede, havrada, camide; ayin, yortu ve dua Yaşlı gözlerde görülen hicapsız aşinasız bir rüya Sürgün, sessiz bir sürgün, mücadele gözyaşı ve dua Sürgünlerdeyim gel artık sürgünlerden kurtar beni Kat kat göklerin üstünde tapılacak bir Rab vardır O yolda çekilen çileler elbette kutsaldır Yarlardan,diyarlardan öte bire olan bir aşk vardır Sanma buraların sensiz bir anlamı vardır Bozguncuların kalp zindanına hapsettikleri bir rahmet vardır Benim kalbimde benden öte bir sen vardır Ey kara zindanlara ışık saçan (sonsuz nur) Ey korkusundan örtüsüne bürünen (Sevgili) Ey hasretlilerin dermanı olmaya gönül vermiş (kutsal yolcu) Sürgünlerdeyim gel artık sürgünlerden kurtar beni. Hamza Kaplan 28 Mart Çarşamba 2012 |