güdülü çoğul
başlangıçta, büyük dağların
işine karışayım, derdim okyanuslarla arkadaş olayım azgın boğalar gibi dalgalarda kasıp kavurayım derdim kör kütük bilgisizliğimi bir ekmek yüzünden aslanla kavgalıydım bir silgi bulsam hepinizi silerdim lokmanın hesabını hırkadan kuş kafeslerinden ve akvaryumlardan sorard.. bir sevgilim olsaydı, adını sen koyardım buzdan bir sarayda tek mum olurdum kafamda tırısa kalkmış gibi sözcüklerim gölgeleri gök yüzünde ses bulutları az sonra eriyerek ölecektim bir burjuva devrimi gibi kibirle sabırla utanırım yoksul kafaların çokluğuna seni orda bi başına komak.. sınıfından dışlanıyordu yörük vagonlar dolusu gam, gül ve ter bilemeyiz nerde kışlıyordular o vagonlarda türkü söyledik emeğe, yüreğe ve aşka dair vınlayarak kaytanından kurtardık topacı kabarasından yere çakar gibi bir yaşamı asabi akışına mıhladık dı yılların artık özgürlük te tavsadı bayatladı kum eskisinden daha fazla can sıkıntıları bu elbise de yakışmadı tanrı misafirlerinin yüzüne kapattık kapıları, yeni bir haçlı seferine çıktılar savaştık sen, sürgünde göveren dal irfansız çoğul bi silgim olsaydı da, silseydim seni yerine, ustalara yaptırdığım çılgın bireyler koysaydım papatyayı koklayan filozof ve derin dem.. ilhan fuat |