Ah Kasım Çöktü Yine O Kasvet Yüzün
Ey bedenimden öte ruhumun aşkla bağlı olduğu can yoldaşım
Bir gurbetti gençliğim sensiz, şimdi yine gurbetteyim yaşlanıyorum sessiz ve sensiz... hüzün yağıyor yine gökyüzünden ıslak sözler sıralanmış şiire buğulu bakışlar aşina bu gidişe ah kasım; çöktü yine o kasvet yüzün toprak kabardı sızladı yüreğim düğümlenir boğazımda hıçkırık hüzünlü şarkılar çınlar kulağımda ateş düştü yine ciğerime çöktü o karanlık gece üstüme mevsimler hazana uğrar bu iklimi soğuk şehirde yağma üzerime hüzünlü gözlerinle yağma ey sıcak düşlerin ısıttığı sabahlarım zemheri şu yüksek dağlara düşen aklara bakma üşütür beyaza boğulan kasım çalma mızrabı dertli sazım dalma hüzün göllerine ıslanır ayazında buz tutan hislerim dokunma ateşim söner aşk ikliminde yıllar var ki kaderimi dinledim kederden uzak bir mevsim diledim duaya açılan pencerem dilim kurak çöllere döndü semaya uzanan ellerim yağıyor yağmasına yağmurda ıslanan sadece yoklukla inleyen bedenim oysa bereket diyorlar bahara yol diyorlar hayır diyorum yağmasın böyle yağmur hüzne boyanmasın evren yine hazan düşmesin lisana avaz avaz haykırıyorum canana salma beni bu cihanda sensizlik yağmuruna kaç hüzün karası gece çöktü üzerime kaç güneş battı saymadım ateş diyorlar cemreye yana yana doymadım derin yaralar var şimdi yüreğimde közlenen buz kesen bedenime inat cananı bekleyen /Lisana hüzün yağarken aç gönül kapını şiirin geldi/ |