bir dize / iki şiir / bir duygu
BİR/
Elimi sürmeyeceğim ruhumun üstünden geçen bulutlara Hüküm verilmeden konuşmayacağım Bıçak sırtlarının arasındayım/sırtımı yasladım Sular durulmadan Beni sustur. İşte sen hala saklandığın yerdesin Benden bi haber Her gün usanmadan beni beklemektesin Her şey birbirinin içinde Çağrıya uy Beni duy Gel. Geldiğinde Altından ırmaklar akan cennetim yok sana verecek Kapsama alanı gözlerin olan anlamlar Boş sözlerin ambalaj kağıtları Ufaldığım ufalandığım yıllar Garipsedeklerinden teslim edilen hakkım Bi’hakkın tahliye ettiler aklımı Kadınlar vareste tutuyorlar benden duygularını. Umudum sensin Çağrıya uy Beni duy gel Geldiğinde Armağanım Usanmadan Sabırsız umarsız Seni beklediğim yıllar Burcunu işaretlediğim ay takvimi Gözlerinin rengini biriktirdiğim gazete küpürleri Öküz ölünce biten ortaklıklar İsmini bilmeden Heceledim Geceye Avazım çıktığı kadar Bağırdım denize İmrendim El ele tutuşan Ellere Çağrıya uy Beni duy gel“ İbrahim Köksal İKİ// sular durulmadan beni sustur savaşın iyi yanları da varmış gördük kendi kaleleriyle savaşanlar kazanamazmış ezel öyle diyor saygıyla dinliyor ebed aşk deme bana hele aslolan adına çağın bütün çarşafları kirli sızma yürek ışığın varsa ver yürek tarağında dokunmuş bezin varsa ser sular durulmadan beni sustur atacağım aynı kazana iyiyle kötüyü düşman yağında kavuracağım dostu bunca kaos yüzyıllara yeter milsiz döner yönsüz kalınca teker anadan babadan öğrendiklerimiz kafiymiş yüksek yüksek öğrenimde ne verdiler muhafaza edecek şeyi olmayanların pahası arttı kar ettiler durmaksızın ilerlemeciler milad taşlarını ezdiler sular durulmadan beni sustur diller var enseden çıkmış diller var tümden yutulmuş bedenlerde canlar uyutulmuş unutulmuş adalet keseriyle doğru yontulmuş vicdan ağacını diken sarmış denize taş atmak yasakmış hadi şair hadi bırak uyakla oyalanmayı çamur izlerini sayamıyor insanlık umutlu dizelerden dünyamı kur sular durulmadan beni sustur. nazmiye demiroğlu |