söndürün ışıklarışevismelerin kaygan zemininde saklıydı her hâli kirpiklerinin ıslaklığı vurdu alnımın tam orta yerine yakarışlar beyhude siyah inci gibi dizildi boğazımın çevresinde omuzlarımın açıklarını sardı aşk’ın nedameti yoruldum şuursuzca feryâtlarda Tanrım sen aklıma mukayyet ol bir adım ötemde yâr ~~~ elleri ellerimde sıklaşan nefes alışları karıştı saçımın nemli tellerine yatağında yer-gök kızıl sereserpe düşlerim keşiş koşuşturmalarında vakit sürükleyip beni katıyor Sen Nehri’nin serin sularına gözümdeki sis perdesi aralandı demir kapının örtülmesiyle vukû buldu endişe ötesi korkular bakışlarda ihtiyat aklımda budist, putperest tapınaklar ... yangını sürüklüyor peşinden güzergâhlar maruz kaldım cehennem firgatına kıvranırken zaman akrebin kıskacında tökezler yağmurlar aralık ayında kısır döngüdür mevsimler geçer sonbahardan kışa kapıldım yine gecenin esrarına söndürün ışıkları kurudu hepten dilim-damağım 29.10.2012 TRABZON |
ya içinizden geçenleri aktarmışsınız o an
yada süslenmiş kelimeleri bir arada kulanmışsınız
aslında bir hisiyatmı desem çok güzel şiirler yazar bu kalem biraz daha dikat etse yazarken
saygılar