Ah İstanbulŞiirin hikayesini görmek için tıklayın //icimden her mevsim gelir, gecersin//
Geceyi bölüyorum hüzünlere Ayrılık çanları çalıyor kapıda Alooo Ses ver diyorum Onca kalabalık içinde Neden duyan yok ki Çıt kırıldım saatler gitmiyor zoruma Sadece ve sadece Yorgunum, çok uykum var Geç kaldım sabaha Gözlerim kapanıyor nemli Kirpiklerim batıyor ellerime Gündüzler torbaya mı girdi, yoksun gecelerde Sabrım tükendi, nefes alamıyorum Yoksa Gölgeler mi büyüyor önümde... Geçiyorken boğaz köprüsünden Gecenin ayazı işliyor içime Avuçlarımı üflüyorum Anlamak ne mümkün, kulağımda ki ıslık seslerini Yüreğimde bu telâş niye Kolay değil İstanbul’u terk etmek, ana sütünü inkâr etmek gibi Katlanırdım, yokluğuna çaresizce Gidişimin boşluğu doldursaydı evrende yerini Ayrılık acıtmazdı Dudaklarımın susuzluğunu bırakmasaydım tenine Islak saçlarım değmeseydi göğsüne Ceketimi örtmezdim, üşüme diye üzerine Yemin etmezdim Bu kadar çabuk döneceğime Ve... Başıma musallat olacağını bilseydim eğer Tanrı katında, zorunlu bir ibadet gibi Sevmezdim seni... "sevgi" 13.11.2012 deutschland |
Hikmet YURDAER