Tek Hücreli Yalnızlıklar
tek hücreli yalnızlıklar
mikroskopla görülebilen sıkıntı tanecikleri yeni bir buluş değil elbette bir tek toprak direniyor rüzgara cinaslı ihtiraslar kendini tekrar eden sızıntılar "ellerime gel" diyen arabesk güvensizlikler "kalkalım artık, geç oldu bu yalanlara" kibarlıkları kimdi bana o, yıllar evvel : "kirpiklerin ne güzel ve uzun" diyen, bir hatırlasam, çerçeveli bir anı armağan edeceğim ona "durumu nasıl doktor bey?" -latince söylesem daha mı az üzülürsünüz? karşılıksız çıkan ilişkiler sahte-kar-laştırabildiklerimizden onlar - söyle bana sevgilim ? - neden en ulaşılmaz olan hep gerçek oluyor? (yani, yani, yani, bir piyanist sükuneti işte.) bir daha almayalım bu yokuşlardan iki günde rengi atıyor rengimiz atıyor çıkamıyoruz sonra çıkamıyoruz bu ayıpları - bugün tüm mutsuzluklar online- bayramın mübarek olsun, bye bye türkçe - geldik mi? daha ne kadar yolumuz kaldı? -bir sevişme arefesinde daha tüm düşlediklerimin dudaklarından öper, selam ederim -şiir -----) 41 km ileride arkalı önlü levhalar : "hoş geldiniz, güle güle." kurgusal bir ayrıltı ne kadar müsaitiz unutkanlıklara, daha dün, teşrifatçılık yapıyorduk rüyalarımızda yer gösteriyorduk düşlerimize bu nasıl bir lobi çalışmasıdır, acılarla işbirlikçi yanılıyorsun, bu yalnızlıktan bu kadar kolay, sıyrılacağını sanıyorsan. yanıltıyorsun bu yalnızlığı tek hücreli bir yalnızlık etkisi ben de sonradan öğrendim güllerin aslında kör olduğunu yalnızca kırmızısıyla hissedebildiklerini dilimde yaralı bir martı dövmesi ki hep tadı damağımda kalıyor, simsiyah özlemler gibi bazen öyle düşünüyorum işte : "müstahak, müstahak tüm bu yersiz iç geçirmeler." zaten aramızda kalsın : "sadece ağzına kadar düş doldurulmuş bir rüyada yüzebilirim ben." geç oldu, kalkalım, artık artık, kalkalım artıkları-mızı almadan ve unutarak- "ziyaretin ağlatmayanı makbuldur." ama hep ağlasak da şehvetle... Oktay Coşar |