İnşirah- Havf ve Reca (3)
gök kubbenin ağlarmışcasına yaprakları dökülüyor
beline dolanan sarmaşığım tırnaklarınla kökümü yol farksız algım bahşedilmiş saf duru bir bebekten bu fikrimin derinlerinde inşası kof kötü bi yol huşu, yaş benim şu koca aşk yarindir diyene. vebalini elimle örtem melaikem pert diyemem. son bahar öpüşürken yazın ağarlığıyla ben savrulurdum bilinçaltımda bir yerlerden bir yerlere Cehennemin noksan kısmı vebalime günah. Ağır iken taşıyamıyorum efalini günah. Yarin ikametine yolcu yolundaysa, Yolu adımlarken mefaline konan hüma günah. veyahut ısla kuruyan kursağımı şarab-i zemzemle, ses soluğun kesilişi hem senden, hemzenden günah sevabından, sahra serabından.. kem ferimden gitti, ben hem serimden hem senden gösteriş ise istekleri aşk dudağında kurbağanın. muallaki nâr-ı aşk, nef-i ye mi rastlar tırsağa mı ? ellerim ve nazarım gök kubbeye kilitli ben zemheride bulutlardan kar misali sır sağanım. cismim yoktan az, misal aşkta basma kalıp. dudağının mühürünü dudağıma as bakalım bilindik şeylerin tekrar bunlar, ki malum; üzümün tükeneceği gün elinde bir asma kalır Aşka tabii gönlüm, aşk ilim. Başka keyfe nazır değil, gözlerinde yaş ilim ve her bir kaldırımında parmak izin amma izin gaybi cevabı ne yaş ne baş bilir. kızsam, öfkelensem de ben sana aidim adının baş harfi yerle yeksan etti vahidi der; nedendir bu acı, meşakati isteyişin cevaben; ’’aşk, başka aşkta bozdurdu ben ile ahiti ’’ nâr kovuğunun oyuğunda nardan gemim.. yordamından şaşan fikrimin artar gemi tepkisiz sinirlerim, can çekişen hücrelerim öteden temasına hayran tenim sen iste sarkar gelir. //Nârdanadam. |