BİR KAÇ KAÇAMAK GÜN
Güneşin uyandırır, günün bana göz kırpar,
Masmavi denizine yüreğimi açarım. Teknelerin ardında martılar kanat çırpar, Neşe verir huzurun, etrafıma saçarım. Cunda’nda Taş Kahve’nin Sarımsak’tan taşları, Rüzgarın yaman eser, sersem eder başları. Tuzlana konuk olur flamingo kuşları, Kırılmanı istemem elvedayla kaçarım. Penceremdeki kuşun bir şarkı kanadında, Kulağıma söyledi hüzün vardı tadında. Arzumun tıkırtısı sevda vardı adında, Öldüremem nefsimi gücüm yetmez naçarım. Yıllardır sessizliğim küllenmiş bir volkandı, İçimde derinlerde damarımdaki kandı. İşveli erguvanlar zeytinlere kalkandı, Onları özlesem de yine seni seçerim. Mani olamadığım kalbimin çırpıntısı, Sandığa kitlediğim bir sevda kırpıntısı, Sevgimi parçalayan hain aşk şırfıntısı, Kör terzi makasıyla hüzne kefen biçerim. Çamlıca rüzgarıyla saçlarımı tarardı, Kalamış’ta tül gibi bedenimi sarardı, Galata kulesinde hatırımı sorardı, Pier Loti’de mola sade kahve içerim. Bir kaç günlük hevesim şimdi beni bekliyor. Boğazda kadehiyle keyfine keyf ekliyor. Çilekeş trafiği biteviye tekliyor. Anılar canlanınca köprüsünden geçerim. Hoşçakal Ayvalık’ım üç gün sonra dönerim. Kollarını açmazsan fener gibi sönerim. Bir gün bu tutkumu da senin için yenerim. Toprağında bağrında kucağında göçerim. |