SAKLANBAÇ
Buralarda bir çocuk gördünüz mü?
Şöyle ufak tefek, kumral saçlı, gözleri güneş kokan, Pantolonunun dizleri çimen, elleri böğürtlen lekeli, Ceplerinde pek çoğumuzun gerçekleşmeyen hayalleri rengarenk misketlerine karışmış Çetrefil olmuş ömür ipimiz tahta topacına dolaşmış Sıcacık gülüşlüşlü, cesur bakışlı Geleceği uçan balonlar kadar cazip, sevgileri elma şekeri kadar parlak, Umutları ipek mendillere saklanmış harçlıklar kadar kıymetli, Kırılgınlıkları ve yitikleri aşık oyununda kaybettiği akide şekerleri kadar tatlı... Saklanbaç oyununda ebe bendim. Hayat denilen ağaca iki elimle sarılıp, gözlerimi kapadım. Ve saymaya başladım. Gözlerimi açığımda ise bu güzel çocuğu içimde bir yerlerde kaybetmiştim. Seneler var bu çocuğu arıyorum. Onu bulunca, kumral başını tutup. güneş kokan gözlerine kocaman bir öpücükle dokunup Ebe diyeceğim Ve onun görebileceği en yakın ağacın arkasına saklanıp, Saçımdaki aklar ve yüzümdeki çizgiler daha da fazlalaşmadan beni bulması için dua edeceğim Çünkü ben bilye ve aşık oynamayı, Akide ve elma şekerini, Elimdeki böğürtlen lekesini, Çimen yeşilini ve gözleri güneş kokan o çocuğu çok özledim Ben bir daha saklanbaç oynamayacağım... |