MED-CEZİR ZAMANI
ben oturupta, geceden sensizliğe giden yola bakarım
dayanamaz seni terkeden düşleri tek tek yakarım ey sevgili, şubat soğuğuki ellerimde demlenir sen olmasan da hayalin omzuma yaslanıp dinlenir nere gitsem bende tiktakını kaybetmiş bir bozuk saat düzensizliği ve öksüz bir çocuk gibi taşıyorum yüreğimde sensizliği ne demeli kayıp iklimlere sürtünerek gelen bu rüzgara hayatın içindeki seni es geçip, bana yadigar bıraktığı efkara bir düşün içindeki düşe gömdüğüm paha biçilemez düş bir gamzeden sessizce hayalime sızar o eşsiz gülüş bu nasıl hoyrat bir özlem ki sözgeçmiyor yüreğime, ne yapsam nafile gözlerini yumup ta geçer gönlümden sana giden kafile med-cezir zamanında yine dargınım ay’la reddettiğim tanrıyı kabullendim, senden yüreğime damlayan dua’yla içimdeki siyahı maviye boyar bu his yine de dağılmasın isterim içimdeki acıyı örten bu sis içimdeki depremlerle sarsılır, yüreğimdeki karıncalanma ey sevgili, nerde nasıl ne vakit olursa olsun seni bir an unutacağımı sanma ALİ RIFAT ARKU 17/10/2012 İSTANBUL |