11
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
2451
Okunma

Yıllar önceydi,
Birbirinden çok uzaklarda yaşayan
Esaret ve cesaret vardı.
Bir deniz ülkesiydi onları ayıran.
Esaret elleri ve ayakları zincirlerle kaplı
Gözleri kapalı,
Yüreği yaralı
Yaşıyormuş çaresizce kendi dünyasında.
Hiçe saymış hayatını,
Korkmuş sevmekten.
Düşünmemiş yarınları
Kaçmış sorumluluktan.
Yaşamayı bilmediğinden
Ölmekten bile korkar olmuş.
Bir gün uzaklardan, ta uzaklardan
Bir ses duymuş, onu çağıran .
Ve düşünmeye başlamış yeniden
Gözleri açılmış birden;
Zincirlerini kırmış
Yüreğindeki keskin bıçağı
Söküp atmış aniden.
“Neydi acaba beni benden kurtaran”
Derken bir anda denize açılmış pupa yelken.
Rüzgar onu kovalamış,
Yağmurlar susuzluğunu gidermiş,
Ay ışımış ,güneş gülümsemiş.
Yorgun ve bitap halde
Dalmışken uykuya yelkenlide,
Duymuş yine o sesi.
Açınca bir kez daha gözlerini Esaret
Bir de ne görsün:
Altın sarısı saçlarıyla
Işıl ışıl yanan gözleriyle
Açmış yüreğini bekliyor Cesaret…
Bir ok olmuş saplanmış yüreğe Esaret
Ve böylece muradına ermiş nihayet.
(İşte bunun içindir ki Esaret, yaşadıkça aşkın esiri olmuş)
Saklı Şair (Suat T...)