HAZİRANDA ÖLMEK YOKŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Üçü de hayatta hep zorluklar ile savaştı. Üçü de yargılandı, hapis cezasına çarptırıldı. Ve üçü de haziran ayında yaşamını kaybettik.
AHMET ARİF “Nazım şehirlerin şairi, Ahmed Arif ise dağların." Der Cemal Süreya. Yaşama Diyarbakır’da gözlerini açtı. Yaşadığı toprakların sesi olmayı hiç bırakmadı. Toplumculuk akımında yazdığı lirik şiirler ile Türk şiir tarihinin en güzel eserlerini verdi. “Ben şairim, namus işçisiyim” diyen Arif, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi mezunudur. Üniversite eğitimi sırasında iki kere tutuklanmıştır. Çok sevdiği bir arkadaşının cebinde kendi yazdığı şiirin çıkması yüzünden arkadaşının işkenceye uğradığını öğrenen şair, bunun üzerine eskisi kadar şiir yazmayacağını söylemiştir. Ahmed Arif, temiz bir gömleği olmadı için sevdiği kadının karşısına çıkamayan adamdır.(Sevdiği kadın Cemal Süreya’nın kız kardeşidir.) Ahmed Arif, 2 Haziran 1991’de hayata gözlerini kapadı. Her zaman kardeşlikten yana olan, hep insanlıktan bahseden Arif asla şiirlerinde umutsuzluktan bahsetmezdi. “Hasretinden prangalar eskittim” adlı şiiri yayınlanana kadar gizli şair olarak anıldı. Ona ,” Tek bir kitapla şair olunur mu?” diye soran gazeteciye; “Tek bir kitapla peygamber olunuyor da şair neden olunmasın” diyerek cevap vermiştir ve tek bir kitabı ile 40’ın üstünde baskı yaparak en çok satan kitaplardan birinin sahibi olmuştur. ORHAN KEMAL 2 Haziran’da edebiyatı yetim bırakan yalnız Ahmed Arif değildi, Orhan Kemal ‘de aynı gün bu dünyadan çekip gitti. Eylül 1914’te Adana’da dünyaya gelen Orhan Kemal, milletvekili ve bakanlık yapmış bir babanın oğluydu.1938’de askerliğini yaparken; Nazım Hikmet kitapları okumak, yabancı rejimler lehinde propaganda ve isyana teşvik suçlamalarından dolayı 5 yıl hapis cezasına mahkum edildi. Bursa Cezaevi’nde Nazım Hikmet ile tanıştı ve Nazım’ın toplumcu görüşlerinden etkilendi. Orhan Kemal’i şiir yerine roman ve öykü yazmaya teşvik eden de Nazım Hikmet oldu. İlk öykülerini Orhan Raşit takma adıyla yayımladı. İlk kez "Asma Çubuğu" öyküsünde Orhan Kemal adını kullandı. Kemal Tahir arkasından “Onurlu davranmasaydı, milyoner olurdu” demiştir. Ancak Orhan Kemal için onuru her şeyden öteydi. 1970 yılında karısına yazdığı mektupta da bu açıktır: ”Eşe dosta selam, inandığım doğruların adamı oldum. Böyle yaşadım, karınca kararınca bu doğruların savaşını daha çok sanatımda yapmaya çalıştım. Kursağıma hakkım olmayan bir tek kuruş dahi girmemiştir. Bizim ailenin delisi benim !” NAZIM HİKMET "Güzel Yüzlü Şair" , "Mavi Gözlü Dev” Türkiye’de şiirin en önemli isimlerindendir Nazım Hikmet, tüm dünyada eserleri tanınmaktadır. 2000 yılında UNESCO tarafından “yüzyılın şairi” seçilmiştir. Kendini; "topraktan, ateşten ve demirden hayatı yaratanların şairi” olarak görmüştür. Ahmed Arif, “Şiir bir damla su ise, Nazım okyanustur” ; Cemal Süreya, “Nazım, Türk şiirinin N vitamini. Okudukça yüzümüze renk geliyor” demiştir. “Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” dizelerin şairi olan Nazım Hikmet Ran, ayrı ayrı toplam 11 davadan yargılanmıştır.1938’de 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırılmış ve şiirleri yasaklanmıştır. Türkiye’deki yaşamının çoğunu hapiste geçirmiştir. Bir dönem, iş kazalarının halen kader sayıldığı ülkemizde vatan haini olarak görülmüştür.1951 tarihinde Bakanlar Kurulu’nca ülke vatandaşlığından çıkarılmış tam 58 yıl sonra yeniden Türkiye vatandaşlığına alınmıştır. Memleket dışında geçirdiği yıllarda Bulgaristan, Macaristan, Fransa, Küba, Mısır gibi dünya memleketlerini dolaşan Nazım, buralarda konferanslar düzenledi, savaş ve emperyalizm karşıtı eylemlere katıldı, radyo programları yaptı. 2007 yılında gösterime giren “Mavi Gözlü Dev” adlı filmde Bursa’da geçen cezaevi günleri anlatılmaktadır. Cezaevi günlerinde Piraye’ye yazdığı şiir aslında ölümden hiç korkmadığını göstermektedir. “Bir tanem! Son mektubunda: ‘Başım sızlıyor, yüreğim sersem!’ diyorsun. ‘Seni asarlarsa, seni kaybedersem’ diyorsun, ‘yaşayamam!’ Yaşarsın, karıcığım,kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgarda; yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı,en fazla bir yıl sürer yirminci asırlarda ölüm acısı. Ölüm, bir ipte sallanan bir ölü. Bu ölüme bir türlü razı olmuyor gönlüm. Fakat emin ol ki, sevgili, Zavallı bir çingenenin kıllı, siyah bir örümceğe benzeyen eli geçirecekse eğer ipi boğazıma, mavi gözlerimde korkuyu görmek için boşuna bakacaklar Nazım’a!” (…) Nazım Hikmet memleketinden çok uzakta 3 Haziran 1963’te Moskova’daki evinde geçirdiği kalp krizi ile hayata veda etmiştir. N.Hikmet, A.Arif, Orhan Kemal’in Anısına |
Katkılarınızdan dolayı teşekkür ederim.