kaba tel kaba yaraindirdim kara kılıflıyı duvardan demin bir türlü düzene girmiyor inat mı inat dut dalı küskün hangi kulağını büksem binücyüz otuz diyor ne çok özlemişim kaba tele vururken ağlamayı baş perde bu olsa da yürek enginlerde sevda türküsünü illada sarı telden çalacaksın bağlamayı nerden terkettik şu dem’i adam mıyım ben nazım ustanın dam dilemesi gibi ot gibi yaşamışım bunca senedir ceylanım nasıl çağırayım şimdi düzlerde seni yok yok ağlamalıyım bu gün bir tın vursam kıyam kopacak kuşburnu ağaçları eğilecek kapınızın önündeki beyaz beyaz sevgi sevgi çiçekli kıvrımlar şahmaran olup boynuma dolanacak o dallara koyduğun mendildeki parmaklarım aşina iyi ki kalem tutmuşum bak şimdi sen hangi harmanda toz hangi yürekte iz kalır o da çıkacak gece dönünce zifre sarı geline dokunmayı unutmuşum .......................................... affola baba altmış ihtilalinde muhtar yakmış kitaplarını köy meydanında en büyük zühre hatun keten atmış sazının önüne töredir diye karalara koymuşlar bağlamanı kasım |