Orta şekerli kahveŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Seneler öncesi sinemada izlediğim ’Pianist’ filminin etkisiyle yazdığım bir şiir.
Orta şekerli kahve Senin durakların benim yolumun üzerindeydi otobüslerin benim güzargahımdan geçerdi seneler seneler öncesiydi günlerden cumartesi izlediğimiz savaş filmiydi siyah beyaz bütün ışıklar sönüktü gecenin bi vakti kör karanlıkta sana doğru yola çıktım bu şehirden de kendimden de sana göç edecektim çıktım yola sana geliyordum ücra bir kasabanın ücra istasyonundan kalktı trenim düdük sesi geceyi baştan sona yırttı oysa ben gizlenerek sessiz sedasız bu şehirden ve kendimden kaçmak istiyordum her köşesinde ne çok şey vardı senden ve konakladığım kasabalarda ve köylerde kelimeler de benimle birlikte çıktı yola kendimden göçün ilk adımıydı bu ilk yolculuğumdu sana sana kendim diyorum yapışık yaralı yüreklerimizle ben sendim sense ben kendimden göç ettim kelimelere haber saldım göçmeden önce dedimki hece hece her gece orta şekerli kahvem her ruh halinde göz rengi değişen canıma efendime kulağına fısıldanırsa belki unutmazdın seni ne çok sevdiğimi artık cümlelerden de uzağım şimdi iki kelime yetiyor seviyorum demeye seni seviyorum benim orta şekerli kahvem uykuyu da yasakladım uyku ne ki ne kelime ve haram ettim haram olsun uyku bana seninle birlikteliğimin saatlerini çalıyorum diye suçlu ilân ettim kendimi kendime kahrettim vazgeçtim benden ahh kendim dedim bir daha asla olmaz beni benden vazgeçirdin demek istemiştim senden vazgeçer miyim hiç çünkü senin adın kendim canıım efendim inan inan ki seni hafsalanın almayacağı kadar çok seviyorum yollarda telgrafın telleri vardı kuşlar konmuştu buz gibiydi hava belki de kuşlar donmuştu evlerin bacalarında duman bu iyiydi herkes ölmemişti bu dumanlar hayat belirtisiydi akşam güneşiyle şehir yanıyordu halâ savaş devam ediyormuş gibi korku içindeydim her evin ocak başına ya da kor kor ateşleriyle mangal başına seni oturtuyordum ve orta şekerli kahve pişiriyordun bana ani bir kararla tutup elini hadi dedim kahve taşadursun hadi gidelim kavrayıp belinden göç ettik yeniden göç ettik birlikte kendimle kendim süzülüverdik gök yüzüne kuşlar konmuştu telgrafın tellerine bir göğe baktım bir gözlerine en maviydi senin gözlerin hülyalardan ayrıldığımda sinemanın en arka sıralarından birinde ellerin elimdeydi izlediğimiz siyah beyaz bir savaş filmiydi göç üstüne güç ve güçler üstüne Yüksel Nimet Apel 2/Ekim/2012/Salı/Bodrum |
TEBRİKLER
SELAM SAYGI VE DUA İLE
A.E.O