boynunda ağustosağırlaşıyor... ağzımda çevirirken sigarayı yağmur emmiş sunta gibi dudaklarım eti koparılmış coğrafyalarda yaşadım ne bir şehir ne de bir sokağım oldu senden sonra taştım kendime yağmur sonrası çektim toprağı çamur oldum yuvarlandı aşk elinde levha kadife coğrafyalarda yaşadım ne bir semt ne de bir mahallede geçti adım .. sonra ışıklar kapattım buz gibi floresan aydınlığı belki en güzel kaldırım hastane koridoru yoğun bakım kapısında büyük şehirlerde yaşadım yüze çarpan kör sinek gibi basitti ölüm yüzünden göğsüne düşen gözlerim gibi tutamıyorum ayaklarını geçiyor ağustos. Last request |
basitti ölüm"
Ne güzel bir benzetmeydi!
Çok güzeldi, tebrik ederim.