Kırkbir Dudak Darbesi
ayrılanların zabıt kayıtları
suçumuz kalbimizi temiz tutmak biraz tekila ve sessizlik kültürü bazı sözcüklerini öpüyorum gecesinden unutabilelim diye yontuyorum bu sayfayı bu ben değilim, sen de o değilsin çirkince konu mankenleriyiz, ucuz vitrinlerimizde ne lazım, biraz dudak, biraz pelteleşmiş sanrı onun için değil mi kopardığımız her yaprak unutalım diye üremekten usanmayan uğultularımızı marifet, karanlıkta da duyabilmek, kuşların kanat seslerini darp izi yok, sözcük izi yok, unutturmaya meyilli bir cinayet cumayı duvak yaparsın kendine pazarı sevişememe sıkıntısı geriye bir beyaz kalır günlerden kabuk ağlar, kabuk ağlar ki sağırlaşıp, en çok duysun diye acıya basmadan yürüyebilenlerin hayalciliği tüm siyahımızla gülümsüyoruz, gömerek dünleri parmak kaldırıyorum bu aşkı bilememek için ihtiyar saatler ayrılık arasını gösteriyor -Perşembe saat dörtte neredeydiniz? -ağlıyordum hasretle -hasretle şüphelisiniz kırılmalar kırılmalar, bazen ve bazen siyah bazen güzeldir, bazen çirkin bazen yalnızlığımıza kadar iner simsiyah bir arzu sütyen sokağı - kırgınlıklar apartmanı olağan bir hayal randevusu işte -jüride kimler var? - kim seçecek gözyaşlarının en gerçeğini? aç yaranı, iç yaranı zabıt altında olsun bütünümüz kaç gere öptüğünü sayma sakın çıkmaz ruhundan dudak izleri yalnızlığımı sevebilirsen sevebilirsin beni de o zaman eski yokluklarımızı yeniden örebiliriz,yine tek başımıza biraz tekila ve mayalanmış ıstıraplarımız bazen tek istediğim kırkbir dudak darbesiyle boşluğumu yırtmak Oktay Coşar |