Kule Günlüğü / Arşivden Seçtiklerim - ITOPRAK ZAMANI Güzel Babacığım Mustafa Evcil ’e Sert soğuklarda pişirilen sıcak yemekler gibiydi yaşamın yalanları birlikte tadına baktık neler yaşadık kent kuyularında ateş vurdu sırtımızdan ezildikçe güzelleştik işkencesinde düğümlendik yalnızlığın biricik oğlunu cevahir ’i düşünüyorsun gittiğin yerde hissediyorsun sensizliğin içimi ne çok acıttığını teninin temizliğinde derinden seslenişlerinde rüzgardaki anıların zayıf tesellisinde sarsılıyorum dünyama sığmıyor o tatlı tebessümün hastalıkların pençesinde acı çekmeyi hak etmemiştin sen koparıp toza döndüren toprak neden savunuyorsun ölümün haklılığını ? SON SALDIRI Yırtılan sayfaları topluyorum bir kılıç çiziyor baktığım pencereyi seni göremiyorum düşünüyorum gün bitimlerinde ağlıyorum sıradan bir yolcu musun sen ? uzaklaşmamalısın bu gezegenden kim söyledi savaşların bittiğini ? ince sözcükler yarat toprağını uyandır heykellerine dokun havasız gecelerin . BİLİNÇ KANAMASI Geçen her saniye değerli son güneş patlamalarını çözmeliyim altlarından ne çok su aktı bu köprülerin ne geceler yaşandı varlığın merkezinde yokluğun silah sesleriyle artan heyecan ateş gölünde direnişi damlaların üzülüyorum hep sözcüleri çıkıyor yaşam zevkinin varoluş adına çalışıp coşkuyu sömürgeleştiriyor son uykularım yüreğimin müziği yolumun rüzgarı yaşamak zorundayım yakınmadan . ORMANDA Tatlı bir yorgunluk dalıp gidiyorum güneşin battığı saatlerde her an nefes kesici bıçak sırtı her şey iki büyük masa hayal ediyorum birinin üzerinde anılar diğerinin üzerinde umutlar bütün ilkel duyguları yakalayıp eğitilebilir canlılar gibi toplama kampına götürme fikri bu ormanda benzerini bekliyorum içimdeki fırtınaların sıcak ağaç gölgelerinde ne toplumsal çelişki ne de fiziksel güç gösterisi anlamlı bir bekleyiş adım atarsam tipik kıvılcımların çıkabileceğinden ürküyorum hareketsiz kalıyorum aşk buralarda olmalı . SÜZÜLÜP GİTTİN Önce ateşler çekildi dünyamdan sonra gülüşlerin kayboldu ince seslerin çınlamıyor artık kulağımda hiç yaşamak istemediğim bir şeydi sensizlik yaşattın yaşadım oysa tutunup kalkabilirdik düştüğümüz uçurumlardan olmadı beni hatırlarsan sahildeki akşam yürüyüşlerinde avazın çıktığı kadar sus karşı koyamadığın işkencelerde buharlaşırsa düşlerin zayıf insanlar gibi sığınma sözcüklere . UYUŞTURUCU YASASI İşte ülke , işte yaşam , işte seçenek toz duman düğümlenmesinde öyle dediler öyle oldu kum saatleri kırık çelik yığını gibi ağırdı bedenlerimiz . Yazan ve paylaşan - Claudius İzinsiz kopyalanamaz - çoğaltılamaz Copyright TYRANNOS Edebi Ürünler |