SANRI SANCISI
bir ekin tarlasında başaktık
arkamızda Sultandağları gülüyordu öylece sarılmış kalakalmıştık bir toprakta bir karınca ölüyordu. duymadık yaşama sevincini tohumun duymadık ölümün ıssız derinliğini oysa tabutun üstüne karanfiller yağıyordu ezan çoktan okunmuştu - bir öğleden sonrasıydı ne biz bilyorduk öleni ne de karısı tanıyordu sonra gökyüzü maviye boyandı birden ardından palmiyeler çaktı gürültüyle, yağmur mu yağıyordu , şehirmi susmuştu yoksa güneşmi düşüyordu geceye, körfezden. belliki gözlerin erimişti bakışlarımda sen ağlıyormuydun, yoksa gülüyormuydun mahsundun biraz, biliyordum-belliydi sesinden- belkide çoktan çekip gitmişti içimizden duygular içiyorduk ayrılığı yudum yudum kır kahvesinde. sonra büyü bozuldu sanki ışıdı birden ağaçlar, ölen karınca dirildi ağaçlarda sen çiçeğe durdun çılgınca kokuydu buğdaydaki gözyaşların sağanak ben ıslanıyordum ellerim titriyor dudaklarım kan revan sen avuçlarımın arasından uçup gidiyordun. Alsancak iskelesinde kalıyorum bir an yapayalnız gözlerim boğuluyor körfezde SEN ölüyordun.. |
sevgi ve hürmetimle
güzeldi çok