sürgün,ütopya..
Gece ve eylül, hüznü de cabası.
Sonbaharda düşen yapraklar gibi, odam hüzne düşer her gece.. Sarı değil, koyu bir geveze yalnızlık bu. Zamanda böyle, neden gider ki kalem kağıda. Belirsiz intihar. Geliyor gibime ki, kapı çalar. Yok sadece uydurdum.. Acıları soydum, yüreğimin ucuna koydum.. Az önce attım çöp kutusuna, şikayetlerimi, Kalkıp gülesim var. Ölesim aniden, ortasında tebessümün.. Tam o anda demlesem zamanı, karşılıklı içsek sonra.. Sen derken " konuş artık, okumalıyım bir şiir " ben içimde gezdiriyordum mısralardaki biz’i.. Sustuğum bahçeden toplayacaksın, ektiğimi, kitap raflarını, boya kokusunu, seveceksin taş evleri yıkık dökük.. Uzatayım ellerimi , kır, ama çiçekleri, kitap arasındaki gül gibi.. Bir de çayı, ama içinde biz olanı, kırılmadan bardaklar... Sensiz içilmez, bir de beklenmez gün doğumu.. için yanarken, ellerin üşür ya, bir kere bak istiyorum, annem gibi, küf lekesi kalbime. Topla istiyorum kırıklarımı tavandan, kayıp.. Çok değil, az da değil, ummak ile sanmak arası bir şey.. Acıların sürgün verdiği yerden, ütopya’ya .. FeyzaBAL.. |