Dalından erende düşüyor, ermeyen de...
Dalından erende düşüyor, ermeyende-
‘’Bir bak ki gör kundakta ki halini Bir bak ki gör nasıl ölebileceğini’’ Ağaçta ki çiçekler benzemiyor mu? Kundakta ki bebeye, Meyvesini büyüyene denk görür müsün? Sarmış sarmalamıştır onu… Büyüdükçe kundak dökülür. Su gördükçe rengi yerine gelir, olgunlaşır. Kimi dalları vardır kurt bürümüştür Kimi dalları kurttan ölmüştür. Kimi dalları kurtlu da olsa bir umut çiçek açmış Hayata merhaba demiştir. Ağaç büyür, Her sene her yeni yavru filizler fışkırır… Ve yaprakları vardır, her biri farklı. Ve meyveleri vardır, onlarında her biri faklı veya aynı. Hatta içinde çıkan ikiz meyveler bile vardır… Dalı sağlam olandan daha büyükleri çıkar Kurtlu dallardakiler ya ölür ya ufak kalır Ama hepsinin amacı bellidir bir fayda içindir. Ve hepsi güneşe varabilmek için serpilip Birbirinin üstüne doğru atlarlar Çünkü güneş ateştir. Ki ateş onlar için bir fırın tezgahın da pişme yeridir. Ama hepsinin nasibi faklı yerlerdedir. Kimilerinin yeri en üst dallarda, Kimileri ise en alt dallarda, Ama amaç belli hepsi olmayı beklemektedir. Hiç biri itiraz etmemektedir. Gidecekleri yer bellidir. O üst dallar var ya… Orda çabuk kızarırlar ve çabuk olurlar. Onların imtihanları faklıdır. Ömürleri ya kısadır ya çabuktur. Ya bir kuş için avdır. Ya da vaktiyle olanlardandır. Tabi sağlam kalabilenler için yukarılar çok farklıdır. Aşağıdakiler daha korunaklıdır. Daha itaatkardır nefislerini yenerlerse. Onlar havaya ve ateşe daha uzaktır. Av içinde daha az risk taşırlar. Kurtlu dalları unuttum sanma. Onların imtihanları çok farklıdır. Ya doğuştan gelen hastalıktır. Ya kendi nefsinin hastalığıdır. Bir kuru dal kesilmezse tüm ağacı kurutabilir. Kuru dallar günahdır. Hayattan kesip atamazsanız iman ağacınızı kurutabilir. … Olsun veya olmasın. Vakti zamanı gelince hepsi patır patır yere düşerler. Ve işte şaşkınlık ordadır. Bir bakarsın ki yere Dalından eren düşüyor, ermeyende. Kimi kibirden yere dahi düşmez. Ama bir çocuğa alıp koparıp versen de fayda etmez. Bir bakarsın ki! Kibirin den dalında bumburuşuk buruşmuş gitmiş. Kuşlar dahi onu beğenip yemez. Onu toprak dahi kabul etmez. Yer üstünde çürümeye mahkumdur o … İşte dalından eren de düşüyor, ermeyende… Bütün insanlar inanır bir şeye. Ama içlerinde makam mevki gözetmeksizin inananlar vardır. Yer fark etmez onlar için. Kurtlu bir ana babadan gelip de meyve olanlar vardır, erenler vardır. Her şey tam iken yer makam yerindeyken olanlar vardır. Ama çektikleri çile aynımıdır. Fayda dediğin zaten olmak değimlidir. Bu ne inattır… … İşte dalından eren de düşüyor, ermeyende… Ama bir kış gibidir ölüm… Ölüm, Yeni bir doğuşun başlangıcıdır. Ve ağaçlar her sene doğar her sene ölmezler mi? Meyveleri de yere düşüp Yeniden toprakla buluşup filizlenmezler mi? … İnanmaktır doğmak. İnanmaktır ölmek. İnanmaktır yeniden doğmak. Önemli olan bunlar yaşanırken olmaktır. -ŞAİR MEŞRU- |