DÜŞ KIRIKLARI
DÜŞ KIRIKLARI
Kırılgan bir kemiksin,yaşlı bedeninde İncinmeye hazır Küsmeye nazır bir çocuk aklıyla Geçmişi yokladıkça,yalpalıyor ömrün Ne aşîklar atmıştın,oynak edanla Belkide hayatla dalganı geçmiştin Karnın aşk masallarına toktu. Kötü rollerin adamıydın Ve hiç gerek yoktu figürana Az gittin,uz gittin Dere tepe demedin düz gittin Üzdün gittin Ve geldin masalın sonuna Çabuk mu sona eriyordu,keyifle çağlayan zamanlar Dakikalık zevkler metaformu İçinde heyecanlar kuşak atlıyordu Tere yatmış Kalbinin maraton koşularında severdin Sende fiziki mi fikri mi olduğunu bilemediğin geyşâ oyunlarını Düzmece edebiyatı yapardın,medet bekleyen dudaklara Sanki aldanmışlığa hazır Platonik bir sevgi serçesi Zıplaşırken cüretkâr erkek yüzünde Sanırsam öpmüştün aşkın sol yanını O günlerden kalma bir komünizm sanatı belledin aşkı Ki Tanrı’sı vardı sevmelerin Şimdi kırılgan bedenin Kırdığın ruhlara eş Ve eşeleniyor kadının bâkire umudunda ölüm İşte yine bir eylül sabahı cılız yüzünde uyanıyor geçmişe Saldırgan ve öfkeli Sarartıp döküyor Dalda yaprak bırakmamacasına esip,gürlüyor pişmanlığın İnanmışlığınsa boş,artık bir kaybın musallasında İki yana örülüyor ömrün Ah’larını ve veballerini teneşirde bir ateist avuçluyor Malumun olsun ki sevmeye inancı daha köklü Ve daha derin saygısı aşka! (16.09.12) NÜRGÜL OCAK |
Kalemi yüreği selamlıyorum
Saygılar selamlar