EY Kİ EY
Ağyar imiş dost bilerek güvendim
Dağ gibi yüreği yaktı köz etti Derdim gamım bitti diye sevindim Bir ikiydi seksen doksan yüz etti Kuşlar kekmesinde taşır iken su Çer-çöpten yuvada bekler yavrusu İçimi kemirir gurbet korkusu Akıla gelmedik bana söz etti Tel tel okşar iken sular yosunu Yağmur damlasında bulurdum onu Turnalar olur mu yolun yorgunu Kapanmayan yara açtı göz etti Ben senin yerinde olsam sarardım Gülüm dese idin gülde arardım Yeşil yaprak idim, düştüm sarardım Kışa dönen bahar etti yaz etti Mevsim kış, yer çamur, yollar uçurum Ruhuma kelepçe vurur bu durum Sözün tamamını sana diyorum Bana ne ettiyse, fazla naz etti Rüzgâra yoldurdum gönül gülümü Ondan gerçekleşti rengin ölümü Ak çıkmadı karanlığın bölümü Kirpik ayrı, gamze ayrı poz etti Ne onu ne bunu aldım araya Denizde aldandım vurdum karaya Yadlar bir şey etmez Gözükara’ya Ben az dedim, sanman canan az etti Çark-ı Devran (sy. 23) |