Bir Dem Ol RuhumaBir dem ol ruhuma Karmaşama Sen ezelim olmaya koşan yağmur damlasısın Eylül fısıltılarında Ölmeyi denemek adına Adına edepsizleşen şairler gibi Kutsal bir şiir titrekliğinde Bir dua gibi Yarının kafiyelerini zehirliyelim usulca Sokuldukça Daha bir sarhoş dokunacağız sonsuzluğa Bizi öperek doğacak çocuklar adına Demokrasi meydanları adına Çiçekler adına Sefalet adına Bir isim koyabiliriz susamışlığımıza Kemiğime kadar bulaşan tuz tanesisin Etim çoktan ayrılmış yolundan Toprak kokusuna karışmış zaman kadar Geçip gitmişim dünden Unufak olmuş ekmek kırıntısı misali Bereketine mecburum Dudaklarının yosun kokulu tadına da Bir dem ol ruhuma Karışacağım uykularına, şafağına Bileklerinin inceliğine bulaşacak parmaklarım Paslanmış bir kelepçe olmayı dileyeceğim oracıkta Yaşam dediğimiz nefesi keşfetmek adına Adına buğulaşan ses birikintilerine tabiat olmayı Gecekondulara dere yatağı olmayı Mapushane olmayı Devlet olmayı Vatandaş olmayı Bağımsızlık çıplaklığında insan olmayı Adem’le Havva’ya dönüşene kadar Adının üzerinde vernik olmayı Parladıkça gecenin içinde olmayı Oracıkta ölmeyi, hemen adının oracığında Bir bilsen, yaşamayı ne kadar çok isterdim sende Pencerelerin ıslanmışken dokunabilirsin gri gökyüzüne Bir patika çizebilirsin, bir yürek mesela Ya da bir martı Narin parmaklarının izi kadar varımdır Şafakta bizi boynuna sürdüğünde Bizi alıp güne götürdüğünde Sabahın o ilk tebessümünde varımdır mutlaka Sevgili Sevgilim Adımlarım adına Adımsızlığım adına Sen sonbaharın eylül kokan tadısın ruhumda... (Tüm demlenmiş yüreklere sevgi ve saygılarımla) . |