Suskulara asılan eylül kadavralarıBin kınnap ipinde sallanan öksürük gibi; Yüreğimde döllenen örümcekler…” Gözlerine mim çekilmiş kuşlar; Gagalarından hicap duyar Salkım saçak nidaların Düğünü bu! Gelinler yolda/ Ak turaçtan kızıla dönen İkindi vakitlerinde bıçaksız Ve… Nazsız ağızları ketum Dile halaylar çeker ekim Fındık kurdudur; Kulağını mıncıklayan bir ölünün Ağızları geniş süklüm böceklerinin Toprakla tavafı gün yüzü konaklarına Baygın bir serseriye dönüşür Sıtkı sıyrık ateş böcekleri Bu tepinmenin çeribaşıdır Göbek sallayan yapraklar Düz ayak çocukların Gönül ıslatması bu Her mekan ayak yolu O yüzden sarardı Tüflü yapraklar Hicabından… Şöyle/ki Kuru abiyeler giymiş Sanatsız soytarılar Düz başlangıçların Geçit töreninde Üryan… Sevda; İki başı dikik tepe Sarkıtlarından el yordamıyla Yakalar bir kelebek avcısı Sancılı düşlerini… Gönüldeki kopça izine kilitli Son veda öpücükleri/güz gülleri Saçlarından asılan şiir; En son yerinden salla saçlarını Ölüler kadavrada suskularken Hayatı… |