0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1382
Okunma

Daha dün gibiydi ne vakit geldi geçti,
Bir düş perisine uğrayan çocukluğum.
Annemin bakır tasından temiz su içti,
Günleri zamandan saymayan çocukluğum.
Körebeden geçerdi evcilik oynuna,
Sanki koca bir dünya sığardı koynuna,
Sarılınca şefkatli annemin boynuna,
Şımarırdı güzel söz duyan çocukluğum.
Kumdan yollar çizerdi virajlı ve sapak,
Tutmazdı nasihat ki bu küçücük kulak,
Elzem olduğunda babadan gelen dayak,
Köşede sızardı ağlayan çocukluğum.
Her yer oyun sahası her nesne oyuncak,
Neşe kapısını aralardı salıncak,
İki kardeşe düşünce bir elma ancak,
Yüzünü asardı doymayan çocukluğum.
Bir gazoz kapağı üç miskete eş değer,
Pulu hep alttan çekerdi hileci meğer,
Haneye düşmesin topal kasaptan ciğer,
Oradan uzardı koklayan çocukluğum.
Düşünce sünnetçi avazıyla sokağa,
Bir kuytu bul yahut oradan kaç ırağa,
Daha henüz elim değmemişken tarağa,
Güzeli yüzünden anlayan çocukluğum.