PergelÇokça ve çocukça oyunları denedi bu beden Boyadı yüzüne çarpan ağaç dallarını her tür nebattan arındırdığı renkleri ile Ve Sığdıramadı hiç bir yere Evren mi "dar"dı, "haz"ları mı geniş.. Altı koca gün ve O’nun yorgunluğu Yedinci gün. Ah!.. O yedinci gün vazgeçilmiş,bir başına terk edilmiş yalnızlıklar günü gibiyim Depremlerim hep aynı Ölümlerim ise ayrı ayrı Ve Gayrı.. Bana dokunmayın!.."Bin yaşayın!.." Adıma; işinize gelirse "Pazar" deyin Ya da inanırsanız kutsallığına; "Cuma" olsun Hiç fark etmez!..Başka bir güne de sığar, alırım geriye kalan "vasıf"sız adları gocunmam. Boynum kırıktır,renklerim "vakur"lu.. Evrenlerin evrenini dolaşıyorum Gölgelerim pelerinli ve renkli Açıyorum gözümün birini,sıvıyorum güneşten kaçmış gözlerini. Kapatıyorum.Ötekinde sıra diyorum Ve Güneşte kalmış gözlerin bir güzel sıvıyor beni. Kısa yolculuk hep uzun sürer!Göz açıp kapama mesafesi.. Bakıyorum herkes tanıdık; Şu Aristo olmalı..Sıkılmış, kanaviçe işlemeye başlamış! Şu; Utu galiba.. yanındaki de Enki sanırsam! Kavga ediyorlar;. İnanna!..İnanna!..yaktın bizi!..diye Nefis!..Ah!.. O, O ki aklı yakan nefis! Sırası mı şimdi misket oynamanın.. Bak!..Sırat’tan geçiyorum. Önce düşlerimi geçiriyorum -İlk kurtarılacaklar listesi - Sonra kemiklerim Ve Tam ortasında etimi sıyırıp salıyorum İnin aşağıya!.., Savrulun!.. "Ölün!.. diyorum Yarasalar dans ediyorlar .Bu ’Vals benim!..’ diyor binlercesi Kanıyorum göçmen bir gülümsemeye Ve kalıyorum Etsiz,kemiksiz Pergel ruhumu saplıyorum en ince yere dönmeye başlıyorum Hadi gülümse!..Gülümse!..diye Ağustos2012 Antalya |