KALBİNDE VARSA ALLAHŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Mehdi Aksu
22 Ağustos 2012 Yeni Mesaj Gazetesi Kimdir Müslüman? Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyuruyor; “Müslüman, kendisi için sevdiğini başkası içinde sevendir.” İnsanlık bu kısa söze amel ve riayet ederse insanlar arasında en ufak sorunlar dahi çıkmış olmaz. Bu söze göre ülkelerine saldırı olmasını istemeyenler başka ülkelere saldırı yelkeni açmamalıdırlar. Kendi ülkelerinin düşmanlarına başkaları tarafından destek verilmemesini istemeyenler, kendileri de başka ülkelerin düşmanlarına destek vermemelidirler. Gıybetlerinin edilmesini istemeyenler, başkasının gıybetini de etmemelidirler. Kendisine iftira atılmasını istemeyenler, başkalarına iftirada bulunmamalıdır. Kendi namuslarına kem gözle bakılmasını istemeyenler, başkalarının namusuna yan gözle bakmamalıdırlar. Ticaret, aş ve işinin iyi olmasını isteyenler, bunları başkaları içinde istemelidir. Çünkü Müslüman kendisi için sevdiğini başkası içinde seven insandır. İnsan böyle bir makama gelmek istiyorsa aklını nefsine galip getirmelidir. Hz. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyuruyor; “Allah’a isyan ederek bir şeye ulaşmak isteyen kimse umduğundan uzaklaşarak korktuğu şeye yaklaşmaktadır.” (Tuhef’ul Ukul, s.449) İnsanlık tarihinde bu sözün mısdakı olan birçok insan olmuştur. İnsanın günah vesilesi ile hedefine varması mümkün değildir. Ubeydullah b. Ziyad Kûfe’ye geldikten sonra Ömer Sad’a Kebelaya gitmesini ve Hüseyni öldürmesini istedi. Ömer Sad, Yezit tarafından Rey şehrinin valiliğine atandığını ve oraya gitmek üzere olduğunu söyledi. Ubeydullah b. Ziyad şöyle dedi; Ben Yezit tarafından mutlak bir yetkiye sahibim, onun için sen önce Kerbela’ya gidip benim dediklerimi yap daha sonra Rey şehrine git. Ömer Sad kendisini iki yol arasında gördü. Akıl ona Kerbela’ya gitmemesini ama nefis ve şeytani arzular gitmesini söylüyordu. Sabaha kadar düşünmek için Ubeydullah’dan mühlet istedi. Sabaha kadar uyumadı ve düşündü. Evinin avlusunda sağa sola dolaşıyor ve bir karara varamıyordu. Kerbela’ya gideceğim takdirde dünyam refah içinde olacak ama ahiretim hüsran olacak, Kerbela’ya gitmediğim takdirde dünyam sefalet ve perişan içinde olacak ama ahiret saadetini kazanmış olacağım diyordu. Sabah ezanından önce nefs ve şeytani arzular ona galip geldi ve kendi vicdanını sakinleştirmek için şöyle dedi; Ben Kerbela’ya gider ve Hüseyni öldürdükten sonra Rey şehrine vali olurum ve daha sonra tövbe ederim. Ömer Sad dünya ve makam hırsına kapıldığı için böyle bir karar verdi. Sabah olduğunda Ubeydullah b. Ziyad’ın yanına gelerek Kerbela’ya gideceğine dair aldığı kararı bildirdi. Ömer Sad Kerbela’ya gitti ve Hz. Hüseynin öldürülmesine komutanlık yapıp aldığı görevi tamamladı. Muharrem ayının dokuzuncu gecesi İmam Hüseyin ona nasihatler de bulunsa bile, o nasihatler ona tesir etmedi. İmam Hüseyin (a.s) ona, dünya için elini böyle bir cinayete uzatma, evin yoksa ben sana ev veririm dediğinde, Ömer Sad şöyle cevap verdi; Sen bana Rey şehrinin valiliğini verebilir misin dedi. Bunu duyan İmam Hüseyin (a.s) ise şöyle buyurdu; Rey şehrinin buğdayının sana nasip olmamasını ve başının yatağında kesilmesini ümit ediyorum. Bunun üzerine Ömer Sad alaylı bir tavırla, Rey’in arpası da bize kâfi gelir dedi. İmam Hüseyin (a.s) ın öldürülmesinden sonra esirler Kûfe’de olduğundan Küfe karışıktı. Bunun için esirler Kûfe’den Şam’a doğru yola çıkarıldıktan sonra Ömer Sad Ubeydullah b. Ziyad’ın yanına gelerek Rey’e gitmek için hazır olduğunu bildirdi. Ubeydullah ona şöyle dedi; duyduklarıma göre sen Kerbela’da bizim düşmanımız Hüseyn’le gizli konuşmalar yapmışsın. Ömer Sad şöyle cevap verdi; Evet ben konuştum ama sen şimdi neden bunları benden soruyorsun? Sen Hüseyni öldürmemi istiyordun, bende onu öldürdüm, çocuklarını ve yakınlarını da esir aldım sende onları Şam’a gönderdin. Bundan başka benden artık ne istiyorsun? Ubeydullah şöyle dedi; sen bizim düşmanımız ile konuşmaman gerekirdi. Yezid’in yazdığı Rey şehrinin valilik kâğıdını bana ver bakalım. Ömer Sad valilik atamasını bildiren kâğıdı Ubeydullah’a verdiğinde oda o kâğıdı yırtarak ayaklarının altına attı. Bunları duyan ve gören Ömer Sad şöyle dedi; Ey Ubeydullah b. Ziyad beni biçare ve perişan ettin. Ubeydullah memurlarına, onu dışarı atmalarını söyledi. Memurlarda Ömer Sad’ı dışarı attılar. Sonunda Muhtar Sakafi’nin adamları Ömer Sad’ın başını kendi evinde bedeninden ayırdılar. Böylelikle İmam Hüseyninin nifrini gerçeğini buldu ve Rey şehrinin buğdayı bile Ömer Sad’a nasip olmadı. Öncede belirttiğimiz gibi, insan haram vesilelere sarılarak hedeflerine varamaz. Ömer Sad buna ibret verici bir örnektir. Ömer Sad ve benzerlerinin durumu, hedef ve işlerinde haramları vesile edinenlerin hali nefis tezkiyesinin yapılmadığını gösterir. Buda şeytana kul olmanın özüdür. Bu kıstaslara göre kardeşkanı akıtarak Suriye’de ve bölgede hedeflerine ulaşmak isteyenler büyük bir yanılgı içerisindedirler. Çok geç olmadan bu yanlış yoldan dönmek tüm Müslümanlar için en sağlıklı dönüşüm ve "değişim" olacaktır.
Allah bir emir verdi, bu Yezid’e dert oldu
Ali’ yi vekil seçti, şeytanlar mutsuz oldu Soyu İbrahim soyu, İsmail’dendir Ali Ali Kabe’de doğdu, her derde deva oldu. Allah nurla donattı, ilahi bir güç verdi (SAV) Peygamberi korudu, yatağına can serdi Din iman tam ilimdir, Ali’ dir tek kapısı Yezit olan giremez, bu emri Allah verdi. Hazreti İbrahim’dir, Muhammed-Ali soyu İnşa etti Kabe’yi, Ehl-i Beyt’ tir nur soyu Bu soy (SAV) Peygamber soyu, her geninde Allah var Allah’ı anmaktadır, bu sevgisi çok koyu. Namaz niyaz değildir, kalbinde Yezid varsa Allah temiz kalp ister, kalp taştır Yezid varsa Dinin tek kapısı var, bu tek kapı Ali’dir Herkes burdan girmeli; kalbinde Allah varsa. |
HZ. ALİ İÇİN NAZİL OLMUŞ BAZI AYETLER
Kaynak:Kur'an-ı Kerim/Bakara Sûresi/Sayfa:7/Cüz:1/39. Ayet: İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. ﴾39﴿وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَٓا اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ۟ ﴿٣٩﴾
Kaynak: Kur'an-ı Kerim/En'âm Sûresi/Sayfa:149/Cüz:8/Ayet:156-157: Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa (yahudilere ve hıristiyanlara) indirildi. Biz onların okumalarından habersiz idik" demeyesiniz, yahut, "Eğer bize kitap indirilseydi biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk" demeyesiniz, diye bu Kur'an'ı indirdik. İşte size Rabbinizden açıkça bir delil, bir hidayet ve bir rahmet geldi. Artık Allah'ın âyetlerini yalanlayan ve (insanları) onlardan çeviren kimseden daha zalim kimdir!? İnsanları âyetlerimizden alıkoymaya kalkışanları, yapmakta oldukları engellemeden dolayı azabın en kötüsü ile cezalandıracağız. ﴾156-157﴿
اَوْ تَقُولُوا لَوْ اَنَّٓا اُنْزِلَ عَلَيْنَا الْكِتَابُ لَكُنَّٓا اَهْدٰى مِنْهُمْۚ فَقَدْ جَٓاءَكُمْ بَيِّنَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَهُدًى وَرَحْمَةٌۚ فَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنْ كَذَّبَ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ وَصَدَفَ عَنْهَاۜ سَنَجْزِي الَّذ۪ينَ يَصْدِفُونَ عَنْ اٰيَاتِنَا سُٓوءَ الْعَذَابِ بِمَا كَانُوا يَصْدِفُونَ ﴿١٥٧﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:119/Cüz:6/67. Ayet (Tebliğ Ayeti):
Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir. ﴾67﴿ يَٓا اَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّـغْ مَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَۜ وَاِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُۜ وَاللّٰهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِر۪ينَ ﴿٦٧﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:107/Cüz:6/3. Ayet (İkmal Ayeti):
Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah'a itaatten kopmak)tır. Bugün kafirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı seçtim. Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. ﴾3﴿حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْز۪يرِ وَمَٓا اُهِلَّ لِغَيْرِ اللّٰهِ بِه۪ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّط۪يحَةُ وَمَٓا اَكَلَ السَّبُعُ اِلَّا مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَاَنْ تَسْتَقْسِمُوا بِالْاَزْلَامِۜ ذٰلِكُمْ فِسْقٌۜ اَلْيَوْمَ يَـئِسَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ د۪ينِكُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِۜ اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ د۪ينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَت۪ي وَرَض۪يتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ د۪يناًۜ فَمَنِ اضْطُرَّ ف۪ي مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِاِثْمٍۙ فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ ﴿٣﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:117/Cüz:6/55. Ayet :
Sizin dostunuz ancak Allah'tır, Resûlüdür ve Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü'minlerdir. ﴾55﴿ نَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا الَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ ﴿٥٥﴾
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ A'râf Sûresi /Sayfa:154/Cüz:8/36. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı kibirlerine yediremeyenlere gelince işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır. ﴾36﴿وَالَّذ۪ينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا وَاسْتَكْبَرُوا عَنْهَٓا اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ ﴿٣٦﴾
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ Bakara Sûresi/Sayfa:32/Cüz: 2/207. Ayet:
İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah kullarına çok şefkatlidir. ﴾207﴿وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْر۪ي نَفْسَهُ ابْتِغَٓاءَ مَرْضَاتِ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ رَؤُ۫فٌ بِالْعِبَادِ ﴿٢٠٧﴾
Kaynak:Kur'an-ı Kerim/ Yûnus Sûresi/Sayfa:210/Cüz:11/17. Ayet: Artık, Allah'a karşı yalan uydurandan veya O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zâlim kimdir? Şüphe yok ki (böyle) suçlular asla kurtuluşa ermezler. ﴾17﴿فَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرٰى عَلَى اللّٰهِ كَذِباً اَوْ كَذَّبَ بِاٰيَاتِه۪ۜ اِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الْمُجْرِمُونَ ﴿١٧﴾
KAYNAK: KUR'AN-I KERİM/Tevbe Sûresi/Sayfa:196/Cüz 10/61. Ayet: Yine onlardan peygamberi inciten ve "O (her söyleneni dinleyen) bir kulaktır" diyen kimseler de vardır. De ki: "O sizin için bir hayır kulağıdır ki Allah'a inanır, mü'minlere inanır (güvenir). İçinizden inanan kimseler için bir rahmettir. Allah'ın Resûlünü incitenler için ise elem dolu bir azap vardır." ﴾61﴿وَمِنْهُمُ الَّذ۪ينَ يُؤْذُونَ النَّبِيَّ وَيَقُولُونَ هُوَ اُذُنٌۜ قُلْ اُذُنُ خَيْرٍ لَكُمْ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَيُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِن۪ينَ وَرَحْمَةٌ لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْۜ وَالَّذ۪ينَ يُؤْذُونَ رَسُولَ اللّٰهِ لَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ ﴿٦١﴾
KERBELA'DA, HZ. MUHAMMED'İN (SAV) CİĞERPARELERİNİ KATLEDENLER (PEYGAMBERİMİZİ İNCİTENLER) VE AYETLERİ GÖRMEZDEN GELENLER CEHENNEMLİKTİR)
AYRICA DA DÖRT AYLAR İLE İLGİLİ AYETLER VAR;
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ Tevbe Sûresi /Sayfa:192/Cüz:10/36 Ayet:
Şüphesiz Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu Allah'ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin. Fakat Allah'a ortak koşanlar sizinle nasıl topyekûn savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah, kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir. ﴾36﴿ اِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِنْدَ اللّٰهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْراً ف۪ي كِتَابِ اللّٰهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ مِنْهَٓا اَرْبَعَةٌ حُرُمٌۜ ذٰلِكَ الدّ۪ينُ الْقَيِّمُ فَلَا تَظْلِمُوا ف۪يهِنَّ اَنْفُسَكُمْ وَقَاتِلُوا الْمُشْرِك۪ينَ كَٓافَّةً كَمَا يُقَاتِلُونَكُمْ كَٓافَّةًۜ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ مَعَ الْمُتَّق۪ينَ ﴿٣٦﴾
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ Tevbe Sûresi /Sayfa:193/Cüz:10/37. Ayet:
Haram ayları ertelemek, ancak inkarda daha da ileri gitmektir ki bununla inkar edenler saptırılır. Allah'ın haram kıldığı ayların sayısına uygun getirip böylece Allah'ın haram kıldığını helal kılmak için Haram ayı bir yıl helâl, bir yıl haram sayıyorlar. Onların bu çirkin işleri, kendilerine süslenip güzel gösterildi. Allah inkarcı toplumu doğru yola iletmez. ﴾37﴿ اِنَّمَا النَّس۪ٓيءُ زِيَادَةٌ فِي الْكُفْرِ يُضَلُّ بِهِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا يُحِلُّونَهُ عَاماً وَيُحَرِّمُونَهُ عَاماً لِيُوَاطِؤُ۫ا عِدَّةَ مَا حَرَّمَ اللّٰهُ فَيُحِلُّوا مَا حَرَّمَ اللّٰهُۜ زُيِّنَ لَهُمْ سُٓوءُ اَعْمَالِهِمْۜ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِر۪ينَ۟ ﴿٣٧﴾