ALİ GİBİ NUR GEREKŞiirin hikayesini görmek için tıklayın AYETLER IŞIĞINDA İMAM ALİ (A.S)
Müminlerin Emiri İmam Ali (a.s) hakkında Hz. Peygamber buyurdular ki: "Ya Ali, senin yüzünden iki kavim, (iki taife) helak olur. Birincisi; senin hakkında guluv edip seni ilahIaştıran; ikinci de sana düşmanlık yapıp hakkaniyetini gizleyenlerdir." Bu çalışmamızda Kur’an-ı Kerim’in ışığı ve kılavuzluğunda İmam Ali’nin esrar perdelerini aralamaya çalışacağız. Hedefimiz, taraftarlarının korkulandan, düşmanlarının da düşmanlıklarından dolayı gizledikleri bu hakikatleri gün ışığına çıkartarak, hak ve hakikate susamış hak aşığı, gerçek gönül erbabını, bu zülal ve pak suyla kani etmektir. Allah, er geç nurunu tamamlayacak; dinini yeryüzüne hâkim kılacaktır. İşte o gün, batıl inançlarında direnenlerin sonu çok acı olacak ve o gün pişmanlık da fayda vermeyecektir. Biz, bin dört yüz yıldır gizletilmeye çalışılan bu hakikatleri gün ışığına çıkarmanın peşindeyiz. Olur ki, bu çabalarımızdan dolayı Yüce Allah, İmam Ali ve masum evlatlarının yüzü suyu hürmetine günahlarımızı bağışlar ve ebediyet diyarında onlara komşu yapar. 1- "Bismillahirrahmanirrahim" Hafız Suleyman b. İbrahim Kunduz’nin rivayetine göre; İbn-i Talha El-Halebî Şafii Durrul mensur adlı kıtabında şöyle rivayet etmiştir: "Biliniz ki bütün semavi kitapların sırları Kuran’da’dır ve Kuran’da olan bütün sırlar ise Fatiha suresindedir. Fatiha suresinde olan bütün sırlar ise besmele ’dedir. Ve besmele’de olan bütün sırlar ise besmeledeki be dedir. Be’de olan bütün sırlar ise Be’nin altındaki noktadadır."[1] Daha sonra İmam Ali (a) nin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ben be ’nin altındaki noktayım. " Hafız Kunduzi’nin başka bir rivayetinde ise; Hâkim Tirmizi, İbni Abbas’ın bu ayetin tefsirinde, şöyle dediğini rivayet etmiştir: “İmam Ali Bismillahirrahmanirrahim de olan be ’nin altındaki noktayı akşamdan sabah namazına kadar tefsir eder, fakat bitmezdi”[2] 2- “Allahım bizi dosdoğru yola hidayet eyle”[3] Salebi "Keşful Beyan fi Tefsir-ul Kur’an" adlı tefsir kitabında, bu ayetin tefsirinde şöyle naklediyor: "Allah’ım bizi dosdoğru yola hidayet eyle" ayetinin tefsirinde Müslim b. Heyyan Ebu Bureyde’nin şöyle dediğini duydum. Sırat’tan (Doğru yol) maksat Hz. Muhammed, Hz. Ali ve Ehl-i Beyti’dir."[4] Hadis ve tefsir alimleri bu ayetin tefsirinde birden fazla hadis nakleder ve bu ayetin Hz. Muhammed ve Ehl-i Beyt’i hakkında indiğini nakletmişlerdir. 3- "Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna"[5] Hafız Hakim Haskani (hanefi) Şevahid Tenzil adlı kitabında bu ayetle ilgili olarak söyle rivayet etmiştir. "Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna" yani Hz.Muhammed, Ali bin Ebi Talib ve taraftarları ve onların yolunu takip eden taraftarları (Ali Şiası = Caferiler = Şia = Ehlibeyt Taraftarları = Oniki imam Taraftarları = Ali gibi yaşamaya çalışan Aleviler)[6] 4- "Bu kendisinde şüphe olmayan muttakiler için yol gösterici olan bir kitaptır"[7] Ehli Sünnet âlimleri Abdullah b. Abbas’ın bu ayetin tefsirinde şöyle dediğini rivayet etmişlerdir: "Bu kendisinde şüphe olmayan" yani: Bu kendisinde şüphe olmayan bir kitap ki Allah’ın katındandır. " "Yol gösterici; yani aşikâr, nurlu yol" "Muttakiler" kelimesinden kasıt ise; Ali bin Ebu Talib’tir. O’na göre ki, imam Ali (a.s), göz açıp kapayana kadar dahi, Allah’a şirk koşmamıştır"[8] İmam Ali (a.s) şirk ve putlara tapmaktan uzak olarak yüce Allah’a halis kulluk etmiştir. İmam ve taraftarları da hesaba çekilmeden cennete gireceklerdir. 5- "Ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah rızası için sarf ederler"[9] Allame Hanefiyye Mir Muhammed Salih Tirmizi bu ayetle ilgili olarak Ahmed b. Musa Merdeveyh’den şöyle rivayet etmiştir: "Bu ayeti kerime Emir El-Müminin Ali hakkında indi."[10] 6- "İşte bunlar Rabb’lerinden olan bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenlerde bunlardır."[11] Hakim Haskani Hanefinin rivayetine göre, Selman Farsi, İmam Ali’den şöyle naklediyor: ’Ya Ebel Hasan (Ya Ali), sen ve ben peygamberin huzuruna her kabul edildiğimizde" Hz, Resul şöyle diyordu:"Ya Selman; Ali ve taraftarları kıyamet gününde kurtuluşa erenlerdir."[12] 7- "Adem Rabbinden bir takım emirler alıp onları yerine getirdi, bunun üzerine Rabbi de tövbesini kabul etti. Şüphesiz ki O, daima tövbeleri kabul eden, çok esirgeyendir."[13] İbni Abbas Hz, Resulullah’a (s.a.a) bu ayetin tefsiri hakkında sorduğunda: ’Adem (a.s), hangi kelimeler aldı da, Rabbide onun tövbesini kabul etti." dedi. Hz. Resulullah şöyle buyurdu: "Adem, Allaha şöyle yalvarmıştı: ’Ey Rabbim, Muhammed (s.a.a) Ali, Fatma, Hasan ve Hüseyin’in hakkı için beni bağışla’ ve yüce Allah Adem ’in bu kelimeler ile yalvarışından dolayı onun tövbesini kabul etti.”[14] 8- "Namaz kılın, zekâtı verin ve ruku edenlerle ruku edin."[15] İbn-i Abbas’dan şöyle rivayet edilmiştir: "Bu ayeti kerime Hz. Resulullah ve İmam Ali hakkında has olarak indi. Ona göre ki, ilk namaz kılan ve ruku eden onlar idi."[16] 9- "Sabır ve namazla yardım isteyin şüphesiz namaz, huşu duyanların dışındakilere ağır gelir."[17] Hakim Haskani Hanefi’nin rivayetine göre İbn-i Abbas’ın şöyle dediğini rivayet eder: İbn-i Abbas dedi ki:"Namaz’da huşu ile boyun eğenlerden kasıt, Hz. Muhammed ve Ali’dir ve bu ayet onlar hakkında indi"[18] 10- "Bir zamanlar Rabbi İbrahim’i bir takım kelimelerle sınamış, onları tam olarak yerine getirince: Ben seni insanlara imam (önder) yapacağım, demişti... "[19] Abdullah b. Mes’ud bu ayetin tevilinde Hz. Resulullah’ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Yüce Allah; Beni Peygamber, Ali’yi ise vasi olarak seçti."[20] 11- "Deki: "Doğu da Allah’ındır, batı da. O dilediğini doğru yola yöneltir."[21] Hafız Hakim Haskani’nin rivayetine göre, Huzeyfe’den Hz. Resulullah’ın şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Hakikaten Ali’yi kendilerine veli tutarlarsa kendilerine hak yolu gösteren bir rehber ve kendisiyle birlikte doğru yola ileten olarak bulacaktırlar."[22] 12- "Böylece sizi vasat bir ümmet kıldık ki, insanların üzerine şahitler olasınız. Peygamber de sizin üzerinize şahit olsun..."[23] Hafiz Hakim Haskani’nin İmam Ali (a.s) şöyle buyurduğunu rivayet eder: ’İnsanların üzerine şahit olasınız" Kuran’daki bu ayetten kasıt; "Hz. Resulullah bize şahit ve biz de insanların üzerine şahitiz. Ve yeryüzündekilerin üzerine hüccetiz. Ve yüce Allah bizim hakkımızda şöyle buyurdu: ’’Böylece sizi vasat bir ümmet kıldık."[24] 13- "Ey İman edenler, sabır ve namazla Allah’tan yardım dileyin. Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir."[25] Abdullah b. Abbas Hz. Resulullah’ın şöyle buyurduğunu nakleder: "Allah Teala Kuran’da her ne kadar ’Ey "İman edenler" ayetini nazil etmişse, bu hitabın ilk baştaki efendisi Ali’dir."[26] 14- "İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’ın rızası için kendini feda eder. Allah kullarına karşı çok şefkatlidir."[27] Allame Hindi Ubeydellah Bısmıl, Kitabul Kebir ve Menakib Emir EI-Mumin’in Ali bin Ebi Talib kitabın’da, Gazali ve Sa’lebi’nin tefsirinden ve birçok tarih ve tefsir kitaplarından bu ayeti kerimenin, Hz. Resulullahın Mekke’den Medine’ye hicret ederken bu ayeti kerimenin İmam Ali hakkında indiği hakkında ittifak ediyorlar. Doğrusu Hz. Resulullah hicret edeceği zaman İmam Ali’yi kendi borç ve emanetlerini sahiplerine ulaştırması için kendi yerine halife tayin etti... Peygamber Efendimiz kendisine yönelik müşriklerin planladığı tuzakları İmam Ali’ye bildirerek onun kendi yerine yatmasını söylemişti. İmam Ali bir an tereddüt etmeden peygamberin dediği gibi yaptı. Yüce Allah Cebrail ve Mikail’e (a.s) şöyle buyurdu: "Ben birinizin ömrünü arkadaşınınkinden daha uzun etmek istesem, hanginiz ömrünün kısa olmasını isteyip arkadaşına karşı fedakâr olmak isterdi? Cebrail ve Mikail (a.s) uzun hayatı istediklerinde, Yüce Allah onlara hitaben şöyle dedi: "Neden habibimin kardeşi Ali gibi olmadınız? Ali, Hz. Muhammed (s.a.a) ve kardeşi uğruna kendi nefsini feda edip, onun yatağına yattı. Derhal yanına inin, onu (Ali ’yi) düşmanlarının şerrinden koruyun." Bu emir üzerine Cebrail ve Mikail (a.s), İmam Ali’nin huzuruna indiler, biri başı ucunda, öbürü ise ayakları ucunda beklediler. Cebrail (a.s) buyurdu ki: "Kim senin gibi olabilir ki, Ey Ali b. Ebi Talib! Allah, meleklerine karşı seninle iftihar ediyor!" Bunun üzerine yüce Allah Teala, İmam Ali’nin bu şanına Hz. Resulullah’a şu ayeti indirir: "İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah’ın rızasını kazanmak için..."[28] Hakim Nisaburi ibni Abbas’dan şöyle rivayet ediyor: "Ali (a.s) bir an bile tereddüt etmeden kendi nefsini, peygamberin nefsi yerine feda ederek, Hz. Peygamberin elbisesini giyindi… "[29] Bu ayetin İmam Ali hakkında indiğini bir çok Sünni alim kendi kitaplatında nakletmiştirler. Onlar’dan bazıları: -İbn-ul Saib Kelbi kendi tefsirinde: El- Teshil Ulum-ul Tenzil c.l s. 94 -Ebu Abdullah Muhammed Bin Ahmed Bin ebi Ahmed b. Ebı bekr b. ferec Ensar-il Kurtubi: Tefsir-ul Kurtubı c. 3 s. 347 -Allame Şali Ebul Hasan Şeybanı (kendisi meşhur alimlerdendir.) İbn Esır: Esed-ul Ğabet fı maarifetul sahabiye c.3 s. 25 -Alleme Şafii, Ebu bekr Nişaburi: Tefsır-ul Taberi c. 1 s.281 -Hadis alimi İbni Kenci: Kifayet-ul Talib s. 114 -Abdurrahman el Sefuri Şafii: Nuzhetul Mealis c. 25 s. 168 -Muhibbidin Taberi: Zehair-ul ukba s. 88 -İmam Gazali: İhyaul Ulumul Din c. 35 s. 238 -Allame Malikiyye Nureddın El Mekki (İbn-ı sabbağ): Fusul-lul Muhimme s. 33 -Sıbt İbn Cevzi: Tezkiret-ul Havas s. 21 15- "Dinde zorlama yoktur. Gerçekten hak, batıldan iyice ayrılmıştır. Tağut’u inkar edip, Allah’a inanan kimse kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa sarılmıştır. Ve Allah her şeyi duyan, bilendir"[30] Harezmî’nin naklettiği bir rivayette Hz. Peygamber’in (s.a.a) İmam Ali’ye şöyle dediğini rivayet etmiştir: ’Sen kopmak bilmeyen sağlam bir kulpsun."[31] 16- "Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, her başağında yüz tane olmak üzere yedi başak veren tanenin durumu gibidir. Allah dilediğine kat kat verir. Allah’ın lütfu geniştir her şeyi bilir."[32] Hafız Hakim Haskani’nin rivayetine göre, İmam Muhammed Bakır (a.s) bu ayetin tefsirinde şöyle buyurmuştur: "Kur’an’daki mallarını Allah yolunda harcayanların durumu’ ayeti kerimesi, İmam Ali’nin şanı hakkında inmiştir."[33] 17-"Hikmeti dilediğine verir. Kime de hikmet vermişse şüphesiz ki, ona pek çok hayır verilmiştir "[34] İbn-i Mes’ud Resulullah’ın şöyle buyurduğunu naklediyor: "Hikmet on parçaya bölündü. Dokuz parçası Aliye verildi ve bir parçası da insanlara verildi."[35] Bu hadisi birden fazla sünni alimi nakletmektedir. Onlardan bazıları şunlardır. -Ahmed Bin Henbel: Fazail Ali Bin Ebi Talib c.1, s.63 -Hafız Hakim Haskani: Şevahid-ul Tenzil c. 1 s. 106 -Hanefi Hındı: Kenzul Ummal c. 6 s. 104 -Harezmî: Menakib Harezmî s. 49 -İbn-il Esir: Usd-ul Ğabe c. 4 s. 22 18- "Gece ve gündüz, açık ve gizli Allah yolunda sarf edenlere gelince, işte onların mükâfatları Rablerinin katındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir."[36] Osman Hadyevi, bu ayetin tefsirinde naklettiği bir rivayete göre, mezkûr ayet hakkında şöyle diyor: "Allah yolunda sarf edenlere gelince" ayeti kerimesi Ali bin Ebi Talib’in şanına indi. Ali’nin dört dirhemi vardı, birini gece, birini gündüz, birini aşikâr ve birini de sadaka verdi. Bunun üzerine bu ayet indi."[37] Bu ayetin İmam Ali hakkında indiğini, birçok Sünni tefsir ve hadis âlimi kendi kitaplarında nakletmiştir. Onlardan bazılarının fihristini aşağıda veriyoruz: -Envar-ul Tenzil: s.162 (Beyzani Şafii) -Tefsir-ul Hazin: c. 2 s. 201 -İbni Kesir Dimeşki: Tefsır Kur’an’il Azim c. 1 s. 36 -Irak müftüsü olan Kenci Şafii: Kıfayet-ul Talıb s. 322 -El Muhıbbiddin Taberi Şafii: Zuair-ul Ukba s. 88 ve Riyazed kitabi c. 2 s. 206 -Tenvir-ul Mikyas min Tefsır İbn-i Abbas s. 39 -Tefsir Sa’alebi: c. 1 s. 223 -Fahn Razi: Menfatıh-ul Gayb. Bu ayetın T efsiri bölümüne basw -İbn-ı Hacer: Sevaik Muhrike s. 78 -Sadık Hasen Han Buhari Kannuci: Fethul Beyan FıI Mega’sid-ul Kur’an c. 1 s. 457 -Harezmî: Menakib Harezmî s. 198 -Tirmizi: Sahih Tirmizi c. 2 s. 299 19- "Peygamber (Rabbi tarafından) kendisine indirilene lman etti. Müminler de..."[38] Harezmî; Şafii alimi Muhammed b. İbrahim Hameveyni’den Ebi Selma dedi ki; Hz. Resulullah’ın şöyle buyurduğunu duydum: "Miraca çiktığımda yüce Allah bana dedi ki: ’Peygamber, (Rabbi tarafından) kendisine indirilene iman etti.’ Bende dedim ki: ’MüminIerde’ Yüce Allah bunun üzerine şöyle buyurdu; ’Ey Muhammed! Sana selam olsun, sen doğruyu söyledin. Senden sonra ümmetine senin yerine geçmek üzere kimi seçtin?’ Ben dedim ki: ’Ehlimin en hayırlı olanını seçtim. ’ Bana buyurdu ki: ’Ali bin Ebu Talib’i mi seçtin?’ Ben dedim ki: ’Evet, ey Rabbim!’ Cenab-ı Hak bunun üzerine bana hitaben şöyle buyurdu: ’Ey Muhammed! Yeryüzüne baktım: Seni Seçtim sana isimlerimden bir isim verdim. Ben her zikredildiğimde sende zikredilesin Ben Mahmud olanım, sen ise Muhammedsin, sonra bir daha yeryüzüne baktım ve Ali’yi seçtim, ona isimlerimden bir isim verdim. En yüce olan (Aliyyul Ala) benim: Oda yüce olan Ali’dir. Ey Muhammed seni, Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyni nurumdan (nur gölgeleri olarak) yarattım. Sonra da sizlerin velayetini göklere ve iki yeryüzüne sundum. Kim sizin velayetinizi kabul ettiyse zafere ulaştı ve müminlerden oldu. Kimde sizin velayetinizi inkâr eder ve kabul edmezse küfre ve dalalete saptı." Ya Muhammed! "Bir kul, soyu kesilene kadar veya beli bükülene kadar bana ibadet etse dahi, bu haliyle sizin velayetinizi inkâr ederse onu kesinlikle affetmeyeceğim. Ancak sizin velayetinizle gelirse..."[39] 20- "...Halbuki onun gerçek tevilini ancak ilimde derinleşmiş olanlar bilir, onlar; Biz ona inandık, hepsi Rabbimizin katındandır derler, ancak akıl sahipleri düşünebilirler."[40] İbn-i Hacer Askalani’nın rivayetine göre Hz. Resulullah’ın’ şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Ben Kuran ın inişi için nasıl savaştıysam, Ali’de Kuran in tevili için savaşacaktır. " Başka bir hadiste Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Ben ilmin şehriyim Ali’de onun kapısıdır. Kim ilim talep ederse onun İmam Ali’nin kapısına gelsin. "[41] Başka bir hadiste: "Benden sonra insanların, Kuran’ın tevilini de bilmedikleri şeyleri Ali’den öğrenecekler."[42] Tefsir ve hadis âlimleri bu ayetin tefsir ve şerhinde, Hz. Resulullah’tan naklettikleri hadiste, Ali bin Ebu Talib’in tevili için savaşacak, nasıl ki Hz. Peygamber’in Kur’an’ın inişi için savaştığı gibi bu gerçeği Sünni alimlerinin en önde gelenleri ittifak etmişlerdir ve biz size bu hadislerin kaynaklarından bazılarını takdim ediyoruz: 1. El İsa be fi Temyız-ul Sahabe c. 1 s. 22 2. Kenzul Ummal c. 6 s. 390–391 3. Yenabi-ul Mevedde s. 521 4. Şevahid-ul Tenzil c. 1 s.29 5. Menakib ibn-i Meğazıli s. 112 6. Menakib Harezmî s. 246 7. Feraid-ul Semteyn bab 56 8. Sevik-ul Muhrike s. 75- 93 9. Mızan-ul i’tidal fi Nekd-ul Rical c. 1 s. 205 10. El istıab fı Ma’arifetul Sehabe c. 4 s. 35 11. Kıfayet-ul Talıb s. 242 12. Hasais fi Fazı Ali Bin Ebi Talib’de 13. Müstedrek ala-l Sahiheyn c. 2 s. 148 14. Musned ibn-ı Hanbel c. 6 s. 289 15. Musned Ebi Davud c. 3 s. 90 16. B İmame ves Siyaset c. 2 s. 106 17. Sahih Müslim c. 4 s. 235 21- "Gerçek şu ki Allah Adem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini…"[43] Hakim Haskani Hanefı Sekik’ten şöyle rivayet ediyor: "Abdullah’in mushafında (ibn-i Mesud’un yazdığı Kuran ’dan) bu ayeti şöyle okdum: "Gerçek şu ki Allah Ademi, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini (Al-i Muhammed ailesini) alemler üzerine (üstün) seçti."[44] 22- "Çünkü Allah benim de sizin de Rabbinizdir. O’na kulluk edin, doğru yol budur."[45] Hakim Haskani Hanefi’nin rivayetine... Hz. Muhammed (s.a.a), İmam Ali’ye (a.s) şöyle dedi: "Ey Ali sen net ve aşikâr yolsun, sen dosdoğru yolsun…"[46] 23- "Sana bu ilim geldikten sonra seninle bu konuda çekişenlere de ki: Geliniz, sizler bizler de dâhil olmak üzere, siz kendi çocuklarınızı, biz de kendi çocuklarımızı, siz kendi kadınlarınızı, biz de kendi kadınlarımızı, çağıralım, sonrada dua edelim de Allah’tan yalancılar uzerine lanet edelim."[47] Fahri Razi, bu ayeti kerimenin tefsirinde şöyle rivayet eder: "Hz. Resulullah o gün üzerinde siyah yünden dokulu bir örtüyle, mubahele için şehirden dışarı çıktı. Hz. Hüseyni şefkat dolu kucağına almış ve Hz. Hasan’ın da ellerinden tutmuştu Hz. Fatıma hazretin ardından, Hz. Ali’de Fatıma’nın ardından hareket ediyordu. Peygamber onlara şöyle buyurdu: Ben Allah’a dua ederken sizler de âmin deyin. " Necran Hıristiyanlarının piskoposu (Eskaf Necran) bu heyetin azamet ve haşmetli hallerini görünce Hıristiyan cemaata dönerek şöyle dedi: "Ben öyle çehreler görüyorum ki: Eğer AIlah’tan bir dağın yok olmasını isteseler, Allah onların duasına icabet edecektir. Sakın bunlarla mubahaleye girişmeyin. Zira helak olursunuz. Öyle ki kıyamete kadar yeryüzünde bir tek Hristiyan bile kalmaz"[48] Bu ayeti kerimenin Ehl-i Beyt’in faziletleri yönünde nazil olduğuna dair birçok Ehl-i sünnet alimi rivayet etmiştir ve onlardan bazılarını aşığıda size takdim ediyoruz. 1. Nizameddin Nişaburi: Tefsir Geraib-ul Kur’an ve Gera- ib-ul Furkan c. 3 s. 213 2. İyun-ul-Tefsir Sefhel-ul s. 67 3. T efsir-ul Celaleyn c. 1 s. 283 4. Medarik-ul Tenzil ve Hekailkul Te’vil c. 1 s. 221 5. T efsir-ul Meragi c. 3 s. 171 6. Tefsir-ul Vazih c. 3 s. 58 7. Futuhat-ul İlahıyyet bi T evzih-ul Celaleyn lil Dekaik Hefiyyet c. 1 s. 283 8. Zad-ul Mesır fı İlmul Tefsir s. 399 9. Ta’bir-ul Rahman, ve Tefsir-ul Menan c. 1 s. 114 10. Tefsir-ul Ta’cul Tefasir c. 1 s. 61 11. Tefsir Ebi Suud c. 1 s. 244 12. Mu’terek-ul Ekran fı l’can-ul Kur’an s. 562 13. Tefsir-ul Kur’an Hekim. c. 3 s. 322 14. Sahih Muslim c.7 s. 120 15. Sahih Tirmizi c. 4 s. 293 16. Musned Ahmed Bin Hanbel c. 1 s. 185 17. Müstedrek alal Sahiheyn c. 1 s. 150 18. Fahri Razı Tefsirul Mesir c. 8 s. 80 Ve bu kaynaklar dışında onlarca Tefsir kitaplarında, Hz. Resulullah (s.a.a) mubaheleye Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyn’i çağırmış ve şöyle buyurmuştur. "Allah’ım bunlar benim Ehl-i Beyt’imdir." diye buyurmuştur. Bu hadisi ise aynı mana içinde nakletmişlerdir. 24- "Kim Allah’a sımsıkı tutunursa, artık elbette o, dosdoğru olan bir yola iletilmiştir."[49] Hafız Hâkim Haskani’nin rivayetine göre Cabir Bin Abdullah dedi ki; Resulullah şöyle buyurdu: "Allah-u Teala Ali, hanımı ve çocuklanı mahlukatın üzerindeki hüccetleri (kıldı) ve onlar ümmetimin ilim kapıları, kim onların vasıtasıyla hidayet olursa, dosdoğru yola hidayet olur (sıra-tul mustakime)"[50] 25- "Hep birden Allah’m ipine sımsıkı sarılın (parçalanmayın) Allah’ın üzerinizdeki nimetini düşünün..."[51] Ehl-i sünnetin tefsir ve hadis âlimleri bu ayetin tefsirinde şöyle naklediyorlar. Onlardan Hafız Kunduzi, Muhammed Sebhan Mısrı, Şafii alimi Şeblenci ve İbni Hacer, şöyle rivayet etmişlerdir: Hz. Resulullah, İmam Ali’nin elinden tutarak "Ona sarılın, bu Allah’ın sağlam ipidir." Dedikten sonra bu ayeti okudu "Hep birden Allah’m ipine sımsıkı sarılın…"[52] Ayeti kerimenin İmam Ali ve Ehl-i Beyt’in faziletlerini ve azametlerini beyan maksadını taşıdığı yönünde bir çok hadis nakledilmiştir. Ve hadis âlimlerinden bazıları şunlardır: -Şeblenci: Nur-ul Ebsar s. 124 -Sabban Mısri: Esraful Rağibın s. 118 -İbn-i Hacer Sevaikul Muhrike s. 90 -Rah’ul Meani c. 4 s. 16 26- "Sizden hayra çağıran, hakkı emreden, batılı yasaklayan bir cemaat bulunsun, işte onlar kurtuluşa erenlerdir."[53] Hakim Haskani Hanefi’nin rivayetine göre: Ali bin Ebi Talib (a.s) şöyle dedi: Selman Farisi bana dedi ki: "Ya Ebel Hasan, ben ve sen Resulullah’ ın yanında iken Hz. Resulullah, belime vurarak şöyle buyuruyordu! "Ya Selman, bu ve taraftarları kurtuluşa erenlerdir."[54] 27- "Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim (böyle) geri dönerse, Allah’a hiçbir şekilde zarar vermiş olmayacaktır. Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır."[55] Huzeyfetul Yemani şöyle dedi: "Uhud savaşında Hz. Resulullah müşrikler ile savaşa başladığında, Hz. Resulullah’ın sahabeleri hüsrana uğradıklarında, İmam Ali, Ebu Dücana ile Resulullah’ın yanında savaşarak müşrikleri Hz. Resullulah’tan uzaklaştırdılar ve bunun akabinde Allah’u Teala bu ayeti Ali ve Ebu Dücane için nazil etti."[56] 28- "...Kim dünya nimetini isterse, onu vereceğiz. Ahiret sevabnı isteyene de ondan vereceğiz. Biz şükredenleri yakında mükâfatlandıracağız."[57] İbn Abbas şöyle dedi: ’Yüce Allah Kur’an’ın iki ayetinde Ali’yi şükredenler diye zikretmiştir. (Allah şükredenleri mükâfatlandıracaktır) Al-i İmran 144, (Biz şükredenleri yakında mükâfatlandıracağız) Al-i İmran 145 ifadeleridir."[58] 29- "Kim ateşten uzaklaştırılıp cennete konursa, gerçekten muradına ermiştir…"[59] Meğazili’nin rivayetine göre, Hz. Muhammed (s.a) şöyle buyurdu: "Kıyamet günü olduğunda, cehennem köprüsünün üzerinde bir yol vardır. Ali bin Ebi Talib’in vilayeti (beraatı) olmayanlara izin verilmeyecektir (geçemeyeceklerdir)"[60] Birçok tefsir ve hadis âlimleri bu hadisi kendi kitaplarına nakletmişlerdir. Onlardan bazıları şunlardır: 1. İbn-i Hacer Askalani: Lisan-ul Mizan c. 1 s. 51 2 Harezmî (şafii): Menakib Ali bin Ebi Talib s. 253 3 Hafız Muhibiddin Taberi: Zuhair-ul ukba s. 71 ve Erriyaz- un Nazire c. 2 S. 177 4. Haliz Ebi Naim Ahmed Bin Abdullah İsfahani: Ahbar-ı İsfahan c. 1 s. 342 5. Zehebi (şafii): Mizan-ul İ’tıdal c. 1 s. 28 6. Şa’zan Manakıb Mi’et Manakıb: 26 s. 11 30- ".....Allah katında mükafattır bu, daha güzel mükafat da gene Allah katındadır."[61] Hafız Hakim Haskani bu ayetin beyan ve tefsirinde diyor ki; Resulullah; bu ayet hakkında Ali’ye şöyle dedi: "Allah katında mükafattır bu "Ey Ali, bu ayetteki mükafat (sevap) sensin."[62] 31- "Lakin Rablerinden korkanlar için altlarından ırmakar akan cennetler vardır. Orada ebedi kalırlar, Allah tarafından ağırlanacaklardır. Allah katındaki nimetler, iyiler için çok daha hayırlıdır."[63] Esbağ b. Nebbat’tan Hz. Ali’nin şöyle buyurduğunu duydum: " Hz. Resulullah elimden tuttuktan sonra şöyle buyurdu: Ey kardeşim! Allah ’u Teala şöyle buyuruyor. ’Allah katından ki nimettir…” Ayetini okuduktan sonra şöyle dedi: Ey Ali sen mükâfatsın (velayetin) ve senin taraftarların (şiaların) en hayırlılarıdır."[64] 32- "...Ve, nefsinizi öldürmeyin, şüphesiz ki Allah, sizin için rahim olandır."[65] İbn-i Abbas bu ayetin tefsirinde şöyle rivayet ediyor: "... Ve nefsinizi öldürmeyin" yani, "Peygamber ehlini (Ehl-i beytini) öldürmeyin." Doğrusu Allah şöyle buyuruyor: "Gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, nefislerimizi ve nefislerinizi davet edelim..." Bu ayette: "oğullarımızdan kasıt İmam Hasan ve Hüseyin Kadınlarımızdan kasıt, Hz. Fatıma, nefislerimizden kasıt ise; İmam Ali’dir."[66] 33- "Yoksa onlar, Allah’ın kendi fazlından insanlara verdiklerini mi kıskanıyorlar?"[67] İbn-i Abbas bu ayetin tefsirinde şöyle buyurmuştur: " Bu ayeti kerime Hz. Muhammed ve Hz. Ali hakkında indi, Allah’ın kendi fazlı, nübüvvet ve imamettir."[68] Bu ayeti kerimenin İmam Ali hakkında indiğini itiraf eden bazı sünni alimleri ve kitapları şunlardır: 1. Allame Şevafi Hafız Ebul Hasan İbn-i Meğazili: Menakib İbn-i Meğazili s. 267 2. İbn-i Hacer Heysemi Sevaik-ul Muhrike s. 150 3. Ebu Bekir Şehabeddin Hazremi şafi: Reşful Sadı s. 37 Mısır. 4. Hafız Süleyman Kunduzi: Yenabi-ul Mevedde s. 121 34- ". . . oysa biz İbrahim ailesine kitap ve hikmet verdik, büyük bir mülk bağışladık"[69] İbn-i Hacer Heysemi’nin rivayetine göre; İmam Muhammed Bakır (a.s) bu ayetle ilgili şöyle (Büyük bir mülk bağışladık) buyurmuştur: "Onlara (İbrahim ailesine) imameti verdik. Onlara itaat Allaha itaat ve onlara isyan ise Allaha isyandır."[70] Değerli kardeşlerim imametten kasıt; İmam Ali ve onbir evladıdır. Hz. Resulullah imamların sayısını ve isimlerini birden defalarca sahabelere açıklamıştır. Bu konu hakkında onların alimleri tarafından değişik hadisler nakledilmiştir. 35- "Ey İman edenler, Allah’a itaat edin Peygambere ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin."[71] Bu ayeti kerime Hz. Resulullah’ın İmam Ali’yi Medine de kendi yerine halife tayin ettiğinde nazil olmuştur. Allah’u Teala Müslümanlara emrederek Peygamber ve Peygamberin kendi yerine bıraktığı emir sahibi ve halifesine itaat etmelerini ve ona karşı gelmelerini yasaklamıştır.[72] 36- ’Ve kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, işte onlar, Allah’ın nimet verdiği peygamberler, sıddıklar, şehitlerle beraberdir Bu Allah’ın büyük bir lütfüdür."[73] İbn-i Abbas bu ayetin tefsirinde şöyle demiştir. "Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse" den maksat: "Allah’ın farzlarına ve Hz. Resulullah in sünnetine itaat ederse." "İşte onlar, Allah’ın nimet verdiği Peygamberler, sıddıklar, şehitlerle beraberdirler" ayetinden kasıt: "Ali bin Ebi Talib, Cafer Tayyar, Hamza bin Abdulmuttalib, Hasan ve Hüseyin. Bunlar şehitlerin efendileri ve en hayırlılarıdır." "Bu Allah’ın büyük bir lütfudur" dan maksat: "Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin’in menzilesi, Resulullah’ın menzilesi gibidir. Cennette bir yerdedirler."[74] 37- "Gerçekten münafıklar, ateşin en alt tabakasındadırlar. Artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın"[75] İbn-i Asakir, Ahmed b. Hanbel’in rivayetine göre Hz. Muhammed (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Ey Ali, seni ancak mümin sever ve ancak münafık buğz eder." Daha sonra Hz. Muhammed bu ayeti okudu: "Gerçekten münafıklar, ateşin en alt tabakasındandırlar."[76] Meğazili, Hz. Muhammed’in (s.a.a) şöyle buyurduğunu rivavet etmiştir: "Vay EhI-i Beytime zulüm (eziyet) eden kişiye, münafıklarla beraber cehennemin en alt tabakasında cezalandırılacaktır."[77] 38- "İman edip iyi işler yapanlar ise, Allah onlara ecirlerini eksiksiz ödeyecek ve onlara kendi fazlından fazlasını da verecektir."[78] Hakim Haskani Hanefi’nin rivayetine göre ibn-i Abbas şöyle demiştir: "Kur’an’da her ne kadar ’iman edip iyi işler yapanlar’ hitabı varsa bu hitabın efendisi başta Ali’dir. Yüce Allah kitabında sahabeyi ayıpladığı halde Ali’yi hayırdan başka bir şeyle hiç bir zaman anmamıştır."[79] 39- "Bugün dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslamı seçip beğendim."[80] Ebu Hureyre’den rivayet ediliyor ki: Zilhicce ayının onsekizinde. (Gadir Hum günü) Peygamber(s.a.a) şöyle buyurdu: "Ben kimin mevlası isem Ali’de onun mevlasıdır. (Emiridir)" O an, "bu gün dininizi tamamladım" ayeti nazil oldu. Denilir ki! Resulullah (s.a.a) Ali’nin halifeliğini beyan ettikten sonra ’Ali’ye müminlerin emiri diye selam verin" diye buyurdu. Sonra Hz. Resulullah tekbir getirerek, "Allah’u Ekber, dini kemale erdirdiği için, nimeti tamamladığı için, benim risalemde (peygamberliğinde) Ebu Talib oğlu Ali’nin benden sonra velayetine razı olduğu için" buyurdu.[81] 40- "Allah, iman edenlere ve iyi işlerde bulunanlara vaat etmiştir, onlar için bir bağışlama ve büyük bir ecir vardır."[82] Allame Hanefiyye Mevfik Bin Ahmed’in rivayetine göre Yezid Bin Şerahil Ensari, İmam Ali’nin şöyle dediğini duydum der: "Hz. Muhammed şöyle dedi: Ey Ali! Allah’u Teala’nın şu ayetini duymuyor musun: ’Allah iman edenlere ve iyi işlerde bulunanlara" ayetinden kasıt; Sen ve taraftarlarındır ve bizim buluşmayı vaat ettiğimiz yer havuzun başıdır."[83] 41- "İnkâra sapanlar ve ayetlerimizi yalanlayanlar ise, alevli ateşin haikıdırlar onlar."[84] Hafız İbn-i Meğazili’nin rivayetine göre İbn-i Abbas dedi ki Resulullah şöyle buyurdu: "İnkâra sapanlar ve ayetlerimizi yalanlayanlar." Yani; Ali’nin velayetidir. Ali’nin velayet hakkını tanımak bütün âlemlerin üzerine farzdır"[85] 42- "And olsum ki Allah israiloğullarından kesin söz almıştır’. Onlardan on iki güvenilir gözetleyici göndemiştik."[86] İbni Abbas şöyle demiştir: "Cabir b. Abdullah Ensari ayağa kalkarak: ’Ya Resulullah imamların sayısı kaçtır?’ dedi. Resulullah şöyle buyurdu: ’Ya Cabir bana sorduğun için Allah sana rahmet eylesin, imamların sayısı Allah-u Teala’nın şu ayette buyurduğu İsrail oğullarının on iki güvenilir gözeticileri kadardır’. "Ey Cabir imamlar 12 tanedir. Onların evveli Ali bin Ebu Talib ve sonuncusu Muhammed Mehdi’dir."[87] 43- "...Onları dosdoğru yola yöneltip iletir"[88] Hakim Haskani Hanefi’nin rivayetine göre Yeman Mevla Mesab b. Zübeyr şöyle demiştir. "Ali bin Ebi Talib, insanları doğru yola iletir."[89] 44- "Ey İman edenler, Allah’tan korkup-sakının ve sizi O’na yaklaştıracak vesile arayın."[90] İmam Ali (a.s) dedi ki, Hz. Resulullah bu ayetin tefsirinde şöyle buyurdu. "Evladımdan gelecek olan imamlara itaat, Allah’a itaattir, onlara isyan Allah’a isyandır. Onlar kopmayan kulp ve Allaha vesiledirler."[91] Allame Hindi bu ayetin tefsirinde, Ehl-i Beyt’in kıyamet gününde Allah’a vesile veren yakınları olduğunu kaydediyor.[92] Bu ayeti kerimenin İmam Ali hakkında indiğini birçok Sünni alimi kaydetmektedir. Onlardan bazıları şunlardır: -Menkıb İbn-ı Meğazili s. 56 -İbn-ı Hacer Heysemi: Mecme-ul Zevaid c. 1 s. 239 -Menakib-ul Mi’et, Menakib 53 s. 36 45- "Ey İman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, sevdiği ve kendisini seven müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kafirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar. Bu, Allah’ın dilediğine verdiği lütfudur. Allah’ın lütfu ve ilmi geniştir."[93] Fahri Razi bu ayetin tefsirinde şöyle rivayet etmiştir: Bu ayet Ali’nin (a.s) hakkında indi, dedikten sonra şöyle naklediyor: Hz. Resulullah sancağı ona verdiği gün buyurduğu söz ona dalalet ediyor: "Sancağı öyle birisine vereceğim ki, o Allah’ı ve Resulunu sever, Allah ve Resulu de onu sever" bu vasfedilen sıfatlar bu ayette zikredilen sıfatlardır.[94] Değerli okuyucu bu hadis sahih ve meşhurdur. 46- "Sizin veliniz ancak Allah, O’nun Peygamberi ve namaz kılan ve rükû halinde zekat veren müminlerdir. "[95] Ehl-i Sünnet’in önde gelen tefsir alimlerinden biri olan Fahri Razi şöyle rivayet etmiştir: Ebu Zer dedi ki: "Bilin ki bir gün Hz. Resulullah ile birlikte öğle namazı kıldığımız bir sırada, bir dilenci mescittekilerden sadaka istedi fakat ona kimse bir şey vermedi. Bu sırada Hz. Ali rukü halindeydi. Elinin küçük parmağını ona doğru uzattı o parmağında yüzük vardı. Dilenci gidip yüzüğü hazretin parmağından çıkarıp aldı." Bunun üzerine Hz. Resulullah Allah’a yakararak şöyle dua etti "Allah’ım kardeşim Musa sana dua etti ve ’Rabbim gönlümü aç işimi kolaylaştır. Dilimdeki düğümü çöz ki, sözümü anlasınlar. Ailemden bana bir yardımcı ver. Kardeşim Harun’u... Onunla kuvvetimi arttır. Onu işime ortak et ki, seni çokça tespih edelim. Şüphesiz sen bizi görensin’ dedi.[96] Sende ona! ’Senin isteklerin sana verildi. Ey Musa’ diye vahyettin.[97] Allah’ım! Bende senin kulun ve peygamberinim benimde gönlümü aç, işimde kolaylık sağla, ailemden Ali’yi, bana yardımcı ver, onunla kuvvetimi arttır." Ebu Zer diyor ki: "And olsun Allah’a! Henüz Hz. Resulullah sözünü tamamlamamıştı ki, Cebrail ’Sizin veliniz ancak Allah, onun peygamberi ve namaz kılan ve rükû halinde zekat veren müminlerdir." ayetini getirdi.[98] Bu ayetin İmam Ali (a.s) hakkında indiğine dair Ehl-i Sünnet âlimleri ittifak etmişlerdir ki onlardan bazıları: 1.Harezmî: Ensab-ul Eşref c. 2 s. 150 2.Tefsir Muhiddin Bin Arabi: c. 1 s. 334 3.Menakib Havarezmi: s. 186 4.Cami-ul Beyan c. 1 s .165 taberi 5.İbn Kesir: Tefsir-ul Kur’an-ul Azim c. 2 s. 71 6. Vahidi: Esbab-ul Nuzul s. 148 mısır 7. Suyuti: Durr’ul Mensur c. 2 s. 295 8. Mutteki hindi: Kenzul Ummal c. 6 s. 405 9. Şevkani: Feth-ul Gadir c. 2 s. 50 10. İbn Esir: Camı-ul Usul c. 9 s. 478 11. Kenci: Kiyafetul Talib s. 250 12. Tefsir Kurtubi: c. 9 s. 336 13. Hafız Kunduzi: Yenabi-ul Mevedde s. 202 47- "Kim Allah’ı, Peygamberini ve inananları veli kabul ederse, bilsin ki, şüphesiz Allah’ın ordusu olanlar üstün gelirler."[99] İbn-i Abbas şöyle demiştir: "Kim Allah’ı, Peygamberini ve inananları veli kabul ederse..." ayeti kerimesi İmam Ali hakkında has olarak indi. Hafız Hakim Haskani bu ayetin tefsirinde, İbn-i Abbas Hz. Resulullah’tan şöyle rivayet etmiştir. "... Yüzüğü sana kim verdi? Dilenci şöyle dedi: "Ayakta olan (kişi Ali bin Ebi Talib)" Hz. Resulullah şöyle sordu: "Yüzüğü nasıl bir vaziyette verdi." O dedi: "Yüzüğü namazda rüku halinde iken verdi." Hz. Resulullah bunu duyduğunda tekbir getirerek şöyle dedi: Allahu Teala şöyle buyuruyor! "Kim Allah’ı, Peygamberini ve inananları veli kabul ederse, bilsin ki, şüphesiz Allah’ın ordusu üstün gelir."[100] 48- "Ey Peygamber, Rabbin tarafından indirilen emri bildir..."[101] Vahidi’nin nakline göre, bu ayeti kerime Gadir Hum günü Ali bin Ebi Talib hakkında indi.[102] Fahreddin Razi bu ayetin tefsirinde şöyle naklediyor: "Ey Peygamber, Rabbin tarafından indirilen emri bildir ve eğer bu tebliği ifa etmezsen, O’nun elçiliğini yapmamış olursun..." ayeti kerimesi, Ali bin Ebi Talib hakkında indi. Ayet indiğinde Ali’nin elinden tutup, Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Ben kimim mevlası isem Ali de onun mevlasıdır. Ey Allah’ım Ali’nin vilayetini kabul edip onu seveni sen de sev ve onun vilayetini inkar edip düşman olana sende düşman ol."[103] Cemaleddin Suyuti’nin ’Durr’ul mensur’ adlı tefsir kitabında şöyle naklediliyor: Ebu Said El Hudri dedi ki: "Bu ayeti kerime, Gadir Hum günü Ali bin Ebi Talib hakkında indi." Başka bir rivayette, Abdullah b. Mesud şöyle buyurmuştur: "Bizler Resulullah (s.a.a) zamanında bu ayeti kerimeyi şöyle okurduk: (Ey Peygamber) Ali’nin müminlerin mevlası olduğunu sana inen emir üzere bildir ve eğer bu tebliği ifa etmezsen onun elçiliğini yapmamış olursun..."[104] Ehl-i Sünnetin önde gelen alimleri bu ayetin tefsirinde hepsi yukarıda aktardığımız gibi ittifak etmişlerdir. Ve onların önde gelenleri şunlardır: -Muhammed el Şevkani: Felh-ul Kadir c. 2 s. 57 -Hakim Haskani: Sevahid-ul Tenzil c. 1 s. 188-190 -Allame Nisaburi Ebu Bekir Muhammed b. Hasan (şafii) Tefsir-ul Nisaburi: c. 6 s. 194-195 -İbn-i Esir: Es’ed-ul Ğabe C. 2 s. 67-Kahire -Taberi: Zuhair ukba s. 67 Kahire -Ahmed Bin hanbel: Musned c. 4 s. 281 Mısır -Belği: Menakib s. 28 Hind. -İbn Hacer-ul Askalani: Tehzib Tehzib c. 3 s. 327 -Zehebi: Mizan-ul rtidal c. 2 s. 107 -Nisai: Hasais Emiril Müminin s. 89 49- "Ey iman edenler akitleri yerine getirin"[105] Zehebi, Abdullah b. Abbas’ın, bu ayetin tefsirinde şöyle dediğini nakletmiştir. "Kur’an’da her ne kadar ’Ey İman edenler’ hitabı varsa, işte bu hitabın efendisi başta Ali’ dir. Yüce Allah kitabında sahabeleri ayıpladığı halde, Ali’yi her zaman iyilikle anmıştır:’[106] 50- "Allah buyurur ki: "İşte bu, doğrulara, doğruluklarının fayda vereceği gündür."[107] Allame Hindi’nin rivayetine göre İbn-i Abbas şöyle dedi: "Ali sıddıkların efendisidir.’[108] 51- "Allah kimi dilerse, saptırır; dilediği kimseyi de doğru yola iletir. Onları seçkin kıldık ve doğru yola ilettik."[109] Hafız Hakim Haskani Hanefi’nin rivayetine göre: Bu iki ayeti kerimedeki, "Sıratel Müstakim" yanı doğru yoldan kasıt hitabı İmam Ali’yedir. O rivayetlerden biri de, İmam Muhammed Bakır (a.s) bu ayetin tefsirinde şöyle buyurdu: "Allahu Teala’nın işaret ettiği yol, Al-i Muhammed’in yoludur."[110] 52- "De ki! Kesin delil ancak üstün ve mükemmel huccet, Allah’m delilidir. O dileseydi hepsini doğru yola iletirdi."[111] Meğazili, Enes’in bu ayetin tefsirinde şöyle dediğini nakletmiştir: Resulullah’ın yanında bulunuyorduk. Ali bin Ebi Talib’i gördüğümde şöyle buyurdu: "Ben ve Ali, kıyamet gününde bu ümmetin üzerine delil ve hüccetiz."[112] Al-i Muhammedin kıyamet ve dünya gününde, yüce Allah’ın bu ümmet üzerine göndermiş olduğu delil ve hücceti olduğunu destekleyen hadisler çoktur ve onlardan bazıları: Suyuti: Meğt’ul Hadis s. 19 Taberi: Zehair-ul Ukba s. 77 Taberi: Rayazun Nazire c. 2 s. 193 Hatib Bağdadi: Tanh-ul Bağdat c. 2 s. 88 Harezmî: Menakıb-ı Harezmî s. 228 53- "Anaya babaya iyilik edin"[113] Hz. Resulullah şöyle buyurdu: "Yüce Allah bana itaat etmenizi ve bana karşı gelmemenizi; emrime tabi olmanızı farz kıldı. Bana tabi olmanızı farz kıldığı gibi benden sonra Ali bin Ebi Talib’e itaat etmenizi de farz kıldı. Bana karşı gelmenizi yasakladığı gibi ona karşı gelmenizi de yasakladı. Yüce Allah Ali’yi vezirim, varisim karar kıldı. Ali bendendir. Ben de Ali denim. Ali’yi sevmek iman, Ali’ye buğz ise küfürdür. Onu seven beni sevmiştir, ona buğzeden bana buğz etmiştir. Ben kimim mevlası isem Ali’de onun mevlasıdır. Ben bütün müslümanların mevlasıyım. Ben ve o, bu ümmetin babasıyız. "[114] Meğazili, Hz.Resulullah’ın şöyle buyurduğunu naklediyor: "Ali’nin müslümanlar üzerindeki hakkı, babanın evlatları üzerinde olan hakkı gibidir."[115] -Zehebi: Mi’zan İ’tıdal c. 2 s 313 -Asakalani "Lısan-ul Mizan c. 4 s. 399 -Harezmî: Menakıb-ı Harezmî s. 23 ve 219 54- "İblis, beni azdırdığın için ant olsun ki, senin doğru yolun üzerinde oturup onlara karşı duracağım."[116] Hakim Haskani Hanefi’nin naklettiği bir rivayete göre Hz. Muhammed (s.a.a) bu ayetin tefsirinde şöyle buyurdu: Ayeti kerimede İblis’in, ’senin doğru yolun’ dediği yol, Ali bin Ebu Talib’in yoludur."[117] 55- ’Ve derler ki, hamd olsun Allah’a ki; Bizi hidayetiile buna ulaştırdı. Allah hidayet etmeseydi biz bunu bulamazdık... "[118] Allame Kabbisi, sünni alimlerinin önde gelen tefsir alimleinden olan Taberi den şöyle naklediyor. Hz. Resulullah Gadir Hum günü hutbesinde şöyle buyurdu: "Ey insanlar size dediğim gibi, müminlerin emri Ali’yi tebrik edin’. Ve şöyle deyin: “Ve derler ki hamdolsun Allah’a ki; bizi hidayeti ile buna ulaştırdı. Allahu Teala bütün söylenenleri (kalbinde), nefsinde hainlik olanlan da biliyor. "[119] 56- "....A’raf üzerinde herkesi simasından tanıyan adamlar vardır."[120] İbn-i Hacer (şafii) Sa’lebi’nin tefsirin’den İbn-i Abbas’ın bu ayetin tefsirinde şöyle dediğini rivayet ediyor: "A’raf, sırat köprüsünün üstünde olan yüksek, bir dağdır. O dağın üzerinde Abbas, Hamza ve Ali bin Ebi Talib ve Cafer-i Tayyar dururlar. Kendilerini sevenleri yüzlerinin (nurundan) beyazlığından ve kendilerine buğzedenleri ise yüzlerinin kara olmasından tanırlar."[121] (Not: İmam Cafer Sadık buyurdu ki:"A’raf üzerinde duracak olanlar Ehl-i Beyt imamlarıdır.") 57- "A’raf ehl-i simalarından tanıdıkları bir takım adamlara, ’Ne çokluğunuz ne de taslamakta olduğunuz büyüklük size yarar sağladı"[122] Hafız Süleyman Kunduzi’nin rivayetine Selman Farisi şöyle demiştir: Hz. Muhammed’in Imam Ali’ye ondan fazla şöyle buyurduğunu duydum: "Ey Ali sen ve senin vasilerin (imamlar) cennet ile cehennem arasında Araf ehlisiniz. Sizi tanıyanlar ve sizin tanıdığınız (vilayeti kabul edenler) cennete girebilecek ve cehenneme de ancak sizi inkâr edenler ve sizin inkâr ettikleriniz girecektir. "[123] 58- "... Affet deyin ve kapıdan secde ederek girin ki, hatalarınızı bağışlayalım, iyilik yapanlara ihsanımızı arttıracağız demiştik."[124] Hafız Heysemi (Safii)nin rivayetine göre Hz. Resulullah şöyle buyurdu: "Ehl-i Beyt’imin sizin aranızda ki misali, İsrailoğullarının Hitta kapısı (Selamet kapısı) gibidir. Kim o kapıdan girerse Allah onu bağışlar."[125] Mutteki Hindi’nin rivayetine göre Hz. Resulullah şöyle buyurdu: "Ali bin Ebi Talib Hitta kapısıdır. Kim o kapıdan girerse mümin olur ve kim de o kapıdan çıkarsa kafir olur."[126] Sünni hadis alimleri yukarıda size sunmuş olduğumuz hadisi kendi kitaplarında kaydetmişlerdir. Ve onlardan bazıları şunlardır: —Suyuti: El kaul-ul Celil, hadis 39 -Şeyh Muhammed Derulşi: Esnal Metalib ti Ehadıs Muhtelefet-ul Meratıb Huruf-ul Ayn s. 141 Mısır -Allame Hındi: Menakıb Aynı s. 38 -İbrahim Bin Abdullah Ri’sabi: Esna’l Metalib 18 babın sonu 59- "Hani Rabbin: Âdemoğullarının sulbünden soyunu çıkarmış ve kendilerini nefislerine şahit tutmuş: Ben, sizin Rabb’niz değil miyim? demişti. Onlar da demişlerdi ki: "Evet, biz buna şahidiz. Kıyamet günü: "Bizim bundan haberimiz yoktu." demeyiniz"[127] Bazı sünni alimleri bu ayetin tevil ve tefsirinde şöyle rivayet etmişlerdir: Hz. Muhammed (s.a.a) şöyle buyurdu: "İnsanlar Ali’nin ne zamandan beri müminlerin emiri sıfatını aldığını bilselerdi, onun faziletlerini inkar etmezlerdi. Ali müminlerin emiri sıfatını aldığında Adem (a.s) ruh ve ceset arasında idi. Yüce Allah mübarek kitabında şöyle buyurdu. "Hani Rabbim: Ademoğullarının sulbünden soyunu çakarmış..."[128] 60- "Allah’ın doğru yola ilettiği kimse, doğru yoldadır."[129] Hafız Süleyman Kunduzi’nin rivayetine göre Hz. Ali (a.s) hutbelerinin birinde şöyle buyurdu: "Benim yol gösteren (hadi) ve benim hak yola ileten."[130] 61- "Yarattıklarımızdan öyle bir ümmet vardır ki, onlar hakkı gösterirler ve onunla adaleti uygularlar."[131] Hafız Süleyman Kunduzi’nin rivayetine göre Hz. Ali (a.s)’den, Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Benden sonra ümmetim yetmiş üç fırkraya ayrılacak, yetmiş ikisi ateşliktir, bir fırka, fırka-i naciyedir. " Hadisi şerif-i beyan ederken şöyle buyurmuşlardır: Yarattıklanmızdan öyle bir ümmet vardır ki, onlar hakkı gösterirler ve onunla adaleti uygularlar." "Bu ayeti kerimede, fırkai naciye beyan edilmiştir ki bu, ben, Ehl-i Beyt’im ve bize tabi olanlardır. "[132] 62- "Ey Allah’ım, eğer bu kitap senin katından gelen bir gerçekse üzerimize gökten taş yağdır ya da bize elem verici bir azap ver." demişlerdi."[133] Allame Kabbisi, Hafız Ebi Ubeyd-ul Harvi’nın tefsirinden (Ğarib-ul Kur’an) naklen şöyle rivayet ediyor: Hz. Resulullah (s.a.a) Gadır Hum günü Ali’nin hakkını (velayet ve imamet) du- yurduktan sonra, Cabır b. Nezer b. Hans b. Keldı Adbi Hz. Muhammed’e gelerek şöyle dedi: ’Ya Muhammed, Allah’m birliğini ve senin Allah’ın resulü olduğunu, namaz kılmayı, oruç tutmayı, hacca gitmeyi, zekât vermeyi emrettin ve kabul ettik. Bunlardan razı deyilmisin ki, amcan oğlu Ali’yi bizden (Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır) diyerek üstün tutuyorsun. Bu senden mi yoksa Allah’tan mı?" Hz. Muhammed şöyle buyurdu: "Vallahi bu emir Allah’tandır." Cabir giderek şöyle dedi: "Ey Allah’ım eğer Muhammed doğru söylüyorsa, gökyüzünden başımıza taş yağdır ya da bize elem verici bir azabı indir, Cabir kendi grubuna ulaşamadan, Allah’u Teala gökyüzünden taş indirerek, onu öldürdü. "[134] Sünni alimlerinin önde gelenlerinden Şeyhul İslam Hamaveyni (hanefi) Feraid-ul Semteynn bab 13. de naklediyor. İbni Sabbağ (maliki): Fusul-ul Muhimme s. 36 Şeblenci (Şafii): Nur-ul Ebsar s. 78 63- "Halbuki sen (Muhammed) onların içinde iken, Allah onlara azap edecek değildi..."[135] Meveddet Pınarları adlı kitabın yazarı, bu ayetin tefsirinde şöyle naklediyor: "Resulullah (s.a.a) bu ayette beyan olunan, zat- i şerifleri hakkındaki mananın, kıyamet gününe kadar, Ehl-i Beyt’inden gelecek İmamlar hakkında da tecelli edeceğini beyan buyurmuşlardır. Nasıl ki Resulullah (s.a.a) ehli arza eman ise, Ehl-i Beyt’i de arz ehlinin emanıdır." Bu konu hakkında pek çok hadis zikr olunmuştur. Nitekim Resulullah (s.a.a) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır: "Ehl-i Beytim Ehl-i arzın emanıdır. Ehl-i beyt’im helak olursa dünyanın sonu gelir."[136] 64- "......Hem de O’nun dostu olmadıkları halde, O’nun dostları ancak Allah’tan korkanlardır, fakat çoğu bunu bilmezler"[137] Hakim Haskani’nin rivayetine göre, İbn-i Abbas bu ayetin tefsirinde şöyle demiştir: "Hem de onun dostu olmadıklan halde" ayetinden kasıt; Mekke kafirleri "Onun dostları ancak Allah’tan korkanlardır," ayetinden kasıt büyük şirklerden korkanlardır. Yani: "Ali bin Ebi Talib, Hamza, Cafer ve Akil’dır." Bunlar Allah’ın dostlandır. Fakat çoğu bunu bilmezler. "[138] 65- "...Bilin ki ele geçirdiğiniz ganimetin beşte biri Allah’ın, Peygamberin ve yakınlarının, yetimlerin, düşkünlerin ve yolcularındır, Allah, her şeye güç yetendir."[139] İman Cafer-i Sadık, (a.s) şöyle buyurdu: "Ayeti kerimede kastedilen Peygamberin yakınları olan; müminlerin emiri Ali ve geri kalan Ehl-i Beyt imamlarıdır. " Hz. Peygamberin döneminde elde edilen ganimetierin beşte biri Ehl-i Beyte tahsis ediliyordu. Bu tahsis Peygamberden sonra, Ebubekir, Ömer, Osman’ın döneminde verilmedi. Emevi ve Abbasi döneminde de verilmedi. Lakin birçok Sünni tefsir âlimleri bu ayeti kerimenin tefsirinde işaret edilen, yakınlardan kastın, Ali bin Ebi Talib (a.s) olduğuna işaret etmişlerdir. Ona göre ki, İmam Ali peygamberin kardeşi, damadı ve amcasının oğludur. Ve o akrabalık bakımından Peygambere en yakın olandır. Bu konu hakkında aşağıda size aktaracağım kaynaklara müracaat edebilirsiniz. -Dur’ul Esrar c. 1 s. 159 -Cami-ul Beyan fi Tefsirul Kur’an bu ayetin tefsirinde -Tefsir-ul Kasımi: c. 8 s. 3001 Mısır . -Tefsir-ul Tehrir ve Tenvir c. 10 s. 9 Tunus -Tefsir-ul Kur’an-i lil Kur’an c. 5 s. 618 -İhya-ul Ulumud Din c .3 s. 410 Kahire -Musned Ahmed Bin Hanbel c. 1 s. 320 Mısır -Tefsir-ul Keşşaf bu ayetin tefsirinde Mısır -Kur’anda Ehli Beyt 104 66- "Eğer seni aldatmak isterlerse; Muhakkak ki Allah sana yeter. Seni ve müminleri yardımıyla destekleyen O’dur"[140] Ebu Hureyre’nin nakline göre: Hz. Resulullah şöyle buyurdu: ’Arşın üzerine şöyle yazıldığını gördüm. Allah’tan başka bir ilah ve O’nun şeriki yoktur. Muhammed, Allah’in peygamberi ve uludur. Ve Onu Ali ile destekleyip kuvvetlendirdim." Ayetteki Allah’ın yardımından kasıt: "Müminlerin emiri İmam Ali’dir. "Nitekim bunu destekleyen birçok sünni alimleri kitaplannda yer vermişlerdir. -Süleyman Kunduzi Hanefi: Yanabi-ul Mevedde s. 94 -Taberi: Zehair-ul Ukba s. 69 -Hafız Ebul Hasan b. Meğazili: Menakib adlı kitabında s. 39 -Harezmî: Menakib Harezmî S. 234 -Taberi: Rıyaz-ul Nezer c. 2 s. 272 -İbn Hacer: Mecme-ul Zevaid c. 9 s. 121 -Alaeddin Hindi (Hanefi): Kenzul Ummal c. 6 s. 158 x -Habb Bağdadi: Tarih-ul Bağdat c. 11 s. 173 -Kur’an’da Ehli Beyt s. 100. 105 67- "Ey Peygamber, sana ve sana uyan müminlere Allah yeter"[141] Hatib Ebu Bekir Ahmed b. Ali Bağdadi’nin nakline göre, Cabir b. Abdullah Ensari bu ayetin tefsirinde şöyle demiştir: "Ey Peygamber, sana ve sana uyan müminlere Allah yeter" ayetinden maksat; Ali bin Ebi Talib’tir ve müminlerin efendisidir."[142] -Allame Hindi: İrceh-ul Metalib s. 88 -Allame Hanefiyye Mir. Muhammed Salih Keşfi Tirmizi: Menakıb Iıl Keşfi ewel bab’da naklediyor 68- "En büyük hac günü, Allah ve Resulünden insanlara bir ilan bildirilir. Allah ve Peygamberi müşriklerden kesinlikle uzaktır."[143] Tefsir ve tarih alimlerinin nakline göre, Tövbe suresinin bu ayeti indiğinde, Hz. Peygamber Ebu Bekiri Tövbe suresi ile Mekke’de bulunanlara ilan etmesi için gönderdikten sonra Cebrail (a.s) Peygambere gelerek şöyle dedi: "Rabbin sana selam söyler ve buyurur ki: Benim yerime ancak sen veya senden olan biri eda edebilir!" Bunu duyan Peygamber hemen Müminlerin Emiri Ali’yi Ebu Bekir’in arkasından gönderip, sureyi ondan almasını ve onu müşriklere İmam Ali’nin okumasını buyurdu. İmam Ali yolda Ebu Bekir’e yetişip, ayetleri onun elinden aldı. Mekke’ye ulaştığında, İmam Ali sureyi hazır olanlara bildirdi. Bu olaydan sonra Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Benim yerime ancak ben veya Ali eda edebilir." Tefsir, tarih ve hadis alimleri bu ayetin tefsirinde yukarıda aktardığımız gibi bu olayı ittifak ile kaydediyorlar. Ve onlardan bazıları şunlardır: -Sahih Buhari c. 5 s. 37-Taberi: Camı-ul beyan fi Tefsir-ul Kur’an c. 1 s. 46 -Tefsir-ul Menar c. 10 s. 157 -Tefsir-ul Kur’an-ul Kerim Şeyh Şeltut s. 608 -Tefsir-ul Tehrir vel Tenvir c. 10 s. 100 -Tefsir-ul Kasımi c. 8 s. 3069 -Durr’ul Mensur: Bu ayetin tefsirinde -Nizamul Dur. C. 8 s. 364-365 -Tefsir-ul Kur’an-iI lil Kur’an c. 5 s. 698 -Menakıb Harezmî s. 24 ve 223 -Menakıb ibni Meğazili s. 112 -Feraidul Semteyn s. 58 -Sevaik-ul Muhrike s. 75, 93 -Mizan-ul İ’tidal Zehebi c. 1 s. 205 -EI İstiab c. 3 s. 35 -Kifayet-ul Talib s. 242 -Fezail Ali Bin Ebi T alıb İbni Hanbel c. 1 s. 43 -Hasais-ul Emiril Müminin Nisai s. 20 -Menakıb Ayni s. 18 ve 198 69- "Eğer antlaşmalarından sonra yine yeminlerini bozar ve dininize saldırırlarsa; o kafir önderlerini hemen öldürün çünkü onların yeminleri yoktur…"[144] Hafız Hakim Haskanni’nin rivayetine göre: Müminlerin İmamı Hz. Ali şöyle buyurdu: "Cemel ve Sıfiın Savaşında, karşı tarafa ancak Allah’ın kitabındaki şu ayete dayanarak savaştım ve bu ayet bu gün için nazil oldu. Eğer antlaşmalarından sonra yine yeminlerini bozar ve dininize saldırırlarsa"[145] Başka bir rivayette İmam Basra’da iken Cemel savaşı başlamadan önce bu ayeti okudu ve şöyle buyurdu: Anah’a andolsun ki, Resulullah (s.a.a) bana ahdedip şöyle buyurmuştu: "Ey Ali! Yeminlerini bozanlara; baği, asi olanlara ve dinden çıkanlara karşı savaşacaksın ki, bunların imanı yoktur." 70- "Hacılara su vermeyi, Mecid-i Haram’ı onarmayı Allah’a ve Ahiret gününe iman edip de Allah yolunda cihat edenlerin imanı ile bir mi tutuyorsunuz? Onlar Allah katında bir olmazlar Allah zulmeden toplumu doğru yola iletmez." "İnanan, hicret eden, Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihat eden kimselere Allah katında büyük dereceler vardır. Kurtuluşa erenlerde işte onlardır."[146] Hafız Süleyman, Nesai’nin ikinci cildinden Muhammed b. Kab El Kurtubi’nin şu rivayetine göre: "Bir gün Abd-ud Dar’dan Talha b. Şeybe, Abbas b. Abd-ul Muttalib Kâbe’ye olan hizmetlerinden bahsedip iftihar ediyorlardı. Talha, "Kâbe’nin anahtarları bende", Abbas ise "sulama işi bana ait" diyordu. Yanlarında bulunan Hz. Ali’de şöyle buyurdu: ’Ben bu beyte herkesten altı yıl öncesinden secde edenim ve cihat eden benim’ dedi. Ve akabinde Cebrail (a.s) bu ayeti getirdi. "Haccılara su vermeyi Mescid-i Haram-ı onarmayı..."[147] İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurdu: Ayet, Ali, Hamza, Cafer, Abbas ve Şeybe hakkında indi. Abbas ve Şeybe, Ali’ye karşı iftihar ederek, Abbas şöyle dedi: "Ben senden daha faziletliyim çünkü haccılara su vermek benim elimdedir. Şeybe de dedi ki: Ben de senden daha faziletliyim çünkü Mescid-i Haram-ı tamir etmek benim elimdedir: İmam Ali’de şöyle buyurdu: Ben ikinizden daha faziletliyim. Çünkü sizden önce Allah’a iman ettim ve Allah yolunda cihatta ve hicrette bulundum." İkisi de dedi ki: "Bizler Resulullahın (s.a.a) vereceği hükme razıyız." Beraberce Resulullah’ın huzuruna varıp, herkes dediğini tekrarladıktan sonra, yüce Allah Peygamberine şu ayetleri indirdi: "Siz, hacılara su vermeyi, Mescid-i Haram-ı tamir etmeyi, Allah’a ve Ahiret gününe inanan....."[148] Ehl-i sünnetin önde gelen alimleri bu ayetin tefsir ve tevilinde yukarıda aktardığımız gibi rivayet ediyorlar ve onlardan bazıları şunlardır: -Kifayet-ul Talib s. 237–238 Kenci Şafii -Ruhul Beyan c. 1 s. 323 -Nur-ul Ebsar s. 77 -Nuzhet-ul Mecalis c. 2 s. 169 -Tefsir-ul Celaleyn c. 1 s. 10 -Tefsir-ul Kurtubi c. 8 s. 91 -Tefsir-ul Menar c. 1 s. 216 -Tefsir-ul Kur’an-ul Azim c. 2 s. 241 -Cami-ul Beyan fi Tefsirul Kur’an c. l0, s. 68 -Mefatih-ul Gayb c. 4 s. 422 -Esbâb-ul Nuzul s. 182 -Durr’ul Mensur c. 3 s. 218 -Fusulul Mubimme s. 123 -Cami ul Usul c. 9 s. 477 71- "Ey İman edenler, Allah’tan korkun ve doğrularla beraber olun"[149] İbn-i Asakır bu ayetin tefsirinde şöyle rivayet ediyor: Ayetten kasıt; "Ali bin Ebi Talib ile beraber olunuz."[150] İbn-i Abbas bu ayetin tefsirinde şöyle demiştir: "Bu ayetteki ’Ey iman edenler’ ve ’doğrularla beraber olun’ hitaptan kasıt, İmam Ali bin Ebi Talib’e has olarak nazil olmuştur."[151] Bu ayeti kerimenin İmam Ali hakkında indiğini birçok sünni alimi kaydetmektedir. Onlardan bazıları şunlardır. -İbn-i Hacer Heysemi: Sevaik-ul Muhrike s. 93 -Kenci Şafi: Kifayet-ul Talib s. 111 -Hamaveyni Şafii: Feraid-ul Semteyn c. 1 s. 68 -Suyuti: Ed Durr’ul Mensur c. 3 s. 390 -Hafız Süleyman Kunduzi: Meveddet Pinarlan. s. 33, 105,130 -Zerendi Hanefi: Nizam Durr-ul Semteyn s. 92 -Allame Hindi: İrceh-ul Metalıb Fi Menakıb Ali Bin Ebi Talib s. 60 72- ".....Hakka eriştiren mi, yoksa götürülmeden gidemeyen mi uyulmaya daha layıktır. Ne oluyor size, nasıl hüküm ediyorsunuz?"[152] Hakim Haskani’nin nakline göre İbn-i Abbas bu ayetin tefsirinde şöyle demiştir: "Kendi aralannda tartışan kavim, bu münakaşayı Hz. Peygambere götürdüler ve Hz. Peygamber bazı sahabelerine emrederek onların aralarında hüküm vermelerini istedi. Verdikleri hükümden razı olmadılar. Daha sonra İmam Ali’nin hüküm vermesini istedi. Onların arasında hüküm verdi ve onlar onun verdiği hükümden razı oldular. Bunun üzerine bazı münafıklar onlara şöyle dedi: Falan kişi size hüküm etti fakat razı olmadınız. Fakat Ali size bir hüküm verdi ve onun hükmüne razı oldunuz vay halinize! Bunun mukabilinde yüce Allah Ali’nin hakkında bu ayeti indiirdi. ’Hakka eriştiren mi, yoksa...’ Ondan dolayı ki, Ali’nin verdiği hüküm en doğru hükümdür."[153] 73- "O gerçek mi? diye senden haber sorarlar. De ki: Rabbime and olsunı ki o, muhakkak gerçektir...."[154] Hafız Hakim Haskani’nin rivayetine göre: Mekke ehli Ya Muhammed, Ali’nin imameti hakkında söylediklerin gerçek mi? Dediler. Hz. Resulullah buyurdu: "Rabbime andolsun ki, Ali hakkında söylediklerim doğrudur. "[155] 74- "De ki: Allah’ın fazileti ve rahmeti ile..."[156] Sünni alimlerinin önde gelenlerinden biri olan İbn-i Asakir Tarih Medinet-i Dimeşk’ adlı kitabında, Abdullah Bin Abbas’ın bu ayetin tefsirinde şöyle dediğini rivayet ediyor: "Allah’ın Fazileti Resulullah (s.a.a) ve Allah’ın Rahmeti ise Ali’dir."[157] 75- "Biliniz ki, Allah’ın dostlarına korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir."[158] Harezmî Enes’den Hz. Peygamber şöyle buyurdu: "Ali ve Onun zürriyeti ve sevenleri (taraftarları) cennete ilk önce gireceklerdir. Ve Onlar cennette Allah’in ve Allah dostlarının komşularıdır. "[159] Hakkim Haskani Ebu Hureyre’den Hz. Resulullah şöyle buyurdu: "....İnsanların üzüldüğü ve insanların korktuğundan korkmazlar ve üzülmeyecekler, eğer onlar üzüldüğünde biliyor musunuz kimlerdir. " Dediki: "Hayır ya Resulullah" Hz. Resulullah buyurdu: "Onlar, Ali bin Ebi Talib, Hamza b. Abdulmuttalib, Cafer ve Akil’dır. " Hz. Resulullah daha sonra bu ayeti kerimeyi okudu: "Biliniz ki, Allahın dostlarına korku yoktur "[160] 76- "Ona bir hazine indirilseydi yahut onunla beraber yanında bir melek de gelseydi demelerine sıkılarak sana vahyedilenlerin bir kısmını terk ediverecek misin? Sen ancak bir korkutucusun ve Allah her şeyi korur."[161] Bu ayetin tefsirinde Hz. İmam Cafer-i Sadık (a. s) şöyle buyurdu: Ayeti kerimenin iniş sebebi şudur: Hz. Peygamber (s.a.a) bir gün İmam Ali’ye buyurdu ki: "Ey Ali! Allah’tan seni bana vezir kılmasını istedim ve kabul etti; Seni vasim kılmasını istedim, kabul etti ve seni ümmetimin üzerine halifem olmanı istedim yine kabul etti!" Hz. Peygamberin yanında duran, Kureyşliler’den iki kişi birbirine şöyle dediler: "Allah’a ant olsun ki, su tulumunun içinde çürümüş, eskimiş bir tabak hurma, Muhammed’in Rabbin’den istediğinden daha hayırlıdır. Rabbin den bir melek gelseydi de, ona yardımcı olsaydı veyahut ona mülk indirseydi de, fakirliğini giderseydi Allah’a and olsun ki, kendisi hakla veya batılı Allah’tan dileseydi, isteği kabul edilecekti!" Ve bunun akabinde Yüce Allah bu ayeti kerimeyi indirdi? "Ona bir hazine indirilseydi yahut onunla beraber yanında bir melek de gelseydi..."[162] Sünni âlimlerinden olan Hakim Haskani’de bu ayetin tevil ve tefsirinde yukarıda naklettiğimiz hadise yakın bir hadis nakletmiştir.[163] 77- "Rabbinden apaçık bir delile sahip olan, bundan başka bir de tanığı olup..."[164] Hafız Süleyman kunduzi, İmam Ali’nin bu ayetin tefsirinde şöyle buyurduğunu naklediyor: "Beyyine (Açık bir delil) Hz. Muhammed; Şahid de benim"[165] Şevkani’nin nakline göre bu ayet hakkında, Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: "Rabbinden açık bir delil üzerinde bulunan benim ve ardınca da rabbi tarafından bir şahid gelen ise Ali’dir. "[166] İbn-i Asakir Tarih Medinet-i Dimeşk’ adlı kitabında bu ayetin tefsirinde yukarıda naklettiğimiz rivayet aynen naklediliyor.[167] Sünni alimlerinin önde gelenleri bu ayetin tefsirinde, bu ümmetin şahidinin İmam Ali olduğuna dair birçok rivayetler nakletmişlerdir ve onlardan bazıları şunlardır: Suyutı: Durr’ul Mensur c. 3 s. 324 Muttuki Hindi Hanefi: Kenzul Ummal c. 1 s. 251 Kenci Şafii: Kifayet-ul Talib s. 111 Fahri Razi: Mefatih-ul Gayb bu ayetin tefsirinde Harezmî: Menakib Harezmî s. 197 Meğazili: Menakıb İbn-i Meğazili s. 270-271 İbn-ı Ebi-l Hedid Mutezili: Şerh-ul Nehcul Belağa c. 1 s.208 Mısır Taberi: Cam-ul Beyan Fi Tefsir-ul Kur’an c. 21 s. 10 Cevzi: Tezkiretul Havas-ul Ummeh s. 10 Hindi Ubeydallah Besmel: İrceh-ul Metalib s. 62 Mes’ud el Beğvi: Ma’alim el Tenzil c. 3 s. 224 Alâeddin Ali Bin Muhammed Hanin: Hanin T efsiri c. 3 s.224 78- "Yeryüzünde hepsi de aynı kaynaktan sulanan birbirine sınır toprak parçaları, üzüm bağları... "[168] Cabir b. Abdullah Ensari bu ayetin tefsirinde, Hz. Resulullah’ın İmam Ali’ye şöyle dediğini duydum: " Ya Ali, insanlar muhtelif soylardan sen ve ben ise bir soydanız (bir ağaçtanız)" demiştir.[169] 79- "Şüphesiz sen bir uyarıcısın fakat her toplumun hadisi (yol göstericisi) vardır. "[170] Sa’lebi’nin rivayetine göre; İbn-i Abbas bu ayetin ’tefsirinde şöyle demiştir: Bu ayet indiği zaman Hz. Resulullah şöyle dedi: "Uyarıcı benim, hadi ise Ali’dir. Ya Ali benden sonra hidayet ehl-i seninle hidayeti seçecektir. " Tefsir alimleri bu ayetin tefsirinde de, bu ayetteki Hadi hitabından, İmam Ali (a.s)’nin kastedildiğini nakletmektedirler. Ve onlardan bazıları şunlardır. -Taberi: Cami-ul Beyan c. 13 s. 72 -İbn-i Sabbağ (maliki): Fusul-ul Muhimme fasıl 1 -Şeblenci (Şafii): Nur-ul Ebsar s. 70 -Mufessirlerin Şeyhi İsmail Hanifi: Ruhul beyan c. 2 s. 440 -Süleyman Kunduzi: Meveddet Pınarlan s. 26 -Kenei: Kifayet-ul Talib s. 109 -Nisaburi: Mustedrek alal Sahiheyn c. 3 s. 129 -Mutteki Hanefi Hindi: Kenzul Ummal c. 1 s. 251 -Fahri Razi: Mefatih-ul Gayb bu ayetin tefsirinde -Suyutl: Durr’ul Mensur -Fakir Ayni: Menakıb Ayni s. 18- 26 -Hakim Haskani: Şevahid-ul Tenzil c. 1 s. 301-302 -İbn-i Şehr-i Aşub: Menakib İbn-i Şehr Eşub c. 3 s. 83 80- "Onlar ki, inanmışlardır ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşmuştur. Dikkat edin gerçekten kalpler, ancak Allah’ı anmakla huzura kavuşur."[171] Suyuti’nin rivayetine göre İmam Ali, Hz. Resulullah’tan şöyle naklediyor: "Onlar ki inanmışlardır ve kalpleri Allah’ı..." bu ayette, "Kim Allah ve Resulünü sever ve Ehli Beyt’imi samimi sever. "[172] Hz. Resulullah (s.a.a) İmam Ali’ye şöyle buyurdu: ’Bu ayetin kimin hakkında indiğini biliyor musun?" İmam Ali dedi ki: "Allah ve Resulu daha iyi bilirler." Resulullah (s.a.a) buyurdu ki: ’Bu ayet, beni tasdik edip bana iman edenler ve senin zürriyetini senden sonra da sevip sizlere bu emri (halifeliği) teslim edenler hakkında inmiştir. "[173] 81- "İman edip iyi ameller işleyenler için hoş bir hayat (tuba) ve güzel bir gelecek vardır."[174] Süleyman KunduziSa’lebi’den naklettiği rivayetine göre İmam Muhammed Bakır’dan Hz. Resululaha bu ayeti kerimenin manası sorulduğunda şöyle buyurdu: "O, kökü benim evimde, dalları cennete uzanan, bizzat Allah’ın Adn cennetine diktiği bir ağaçtır." Ya Resulullah! Bu ağaç hakkında, önceden buyurmuşdunuz ki, onun kökü Ali ve Fatıma’nın evinde, dalları da cennet ehlinin üzerinde diye sorulduğunda, Hz. Muhammed şöyle buyurdu: "Benim evimle Ali ve Fatımanın evi birdir. Cenab-ı Hak, bizzat diktiği bu ağaca ruhundan ruh üflemiştir. Güzelliği tarif ve tavsife gelmez, lütuf ve nimetleri benzersizdir. "[175] Bu hadisi bir çok Sünni alimi nakletmiştir. Onlardan bazıları şunlardır: Kurtubi: Tefsirul Kurtubi c. 9 s. 217 Suyutı: Durr’ul mensur c. 4 s. 59 Meğazili: Menakıb İbn-ı meğazili s. 268 Hakım Haskani Hanifi: Şevahid-ul tenzil c. 1 s. 5 ve c. 3 s.306 82- "Görmez misin Allah nasıl bir misal verdi. Hoş bir söz; kökü sağlam dalları göğe doğru olan bir ağaca benzer ki, Rabb’inin izniyie her zaman yemişini verir. İnsanlar ibret alsın diye Allah onlara misal veriyor."[176] Asım b. Hamza’nın naklettiği bir rivayetinde Hz. Resulullah şöyle buyurdu: "Ben ağacın köküyüm, Ali bu ağacın gövdesidir. Hasan ve Hüseyin bu ağacın meyvesidir. Ehl-i Beyt ’in taraftar- lan ise bu ağacın yapraklandır "[177] Bir çok Sünni alimi bu ayetin tefsir ve tevilinde yukarıda naklettiğimiz hadisin aynısını naklediyorlar ve onlardan bazıları şunlardır. -Hakim Haskani: Şevahid-ul Tenzil c. 1 s. 311–312 -Hakim Nisaburi: Mustedrek alal Sahiheyn c. 3 s. 126 -İbn-ül esir: Usd-ul ğabe c. 4 s. 22 -İbn-ül Hacer Askalanı: Tehzib-ul T ehzib c. 6 s. 320 -Abdul Rauf-ul Menavi Şafii: Feyzul Gadir c. 3 s. 46 83- "Hani İbrahim demişti ki; bu şehri emniyetli kıl, beni ve oğullarımı da puta tapmaktan uzak tut."[178] Muhammed Bakır şöyle buyurdu: "Halil İbrahim dua etti: "Rabbim; bu şehri emniyetli kıl, beni ve oğullarımı da puta tapmaktan uzak tut. Onun bu duası Peygamberimiz Muhammede (s.a.a) nübüwet olarak, Ali bin Talibe de imamet ve va- siyet olarak nailoldu. Şanı Yüce olan Allah buyurdu ki: ’Ey İbrahim: seni insanlara imam kıldım. ’ İbrahim buyurdu ki: ’Benim zürriyetimden de kılacak mısın?’ Allah buyurdu ki: ’Bu ahdime (imamete) zalimlerer asla nail olamayacaktır. ’ Buradaki zalimlerden maksat; Allah’a şirk koşan ve putlara kurban kesenlerdir. Müminlerin emiri İmam Ali hariç Araplar ve Kureyş topluluğu, Peygamberimizin zuhurundan önce putlara tapmış ve onlara kurbanlar kesmişlerdi. İmamet putlara tapmış ve onlara kurban kesmiş birine asla caiz olmaz. Nitekim şam yüce olan Allah şöyle buyurdu: ’Bu ahdime (imamete) zalimler asla nail olmayacaktır. "[179] 84- ’Biz onların gönüllerinden kim söküp attık. Hepsi kardeş olarak tahtlar üzerinde karşılıklı oturacaklar"[180] Süleyman Kunduzi Menakıb’tan Zeyd b. Erkam’dan naklettiği bir rivayetine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu: ’Ya Ali! Sen ve Kızım Fatıma ile beraber benim cennetteki köşkümdesiniz. " dedikten sonra bu ayeti kerimeyi okudu. "[181] 85- "Rabbin hakkı için onların hepsini mutlaka sorguya çekeceğiz."[182] Hafız Hakim Haskanni’nin rivayetine göre, Sıddı bu ayetin tefsirinde şöyle dedi: "Rabbin hakkı için onların hepsini mutlaka şorguya çekeceğiz." yani İmam Ali’nin vilayeti hakkında"[183] 86- "...Bilmiyorsanız, zikir ehline sorun."[184] Taberi’nin rivayetine göre İmam Muhammed Bakır (a.s) bu ayetin tefsirinde şöyle buyurmuştur. "’Şayet bilmiyorsanız, zikir ehiine sorun’ ayetinde işaret edilen zikir ehli, biz ehlibeyt’iz. "[185] Ve Taberi’ nin naklettiği başka bir rivayette ise İmam Ali şöyle buyurmuştur: "Ayette işaret edilen zikir ehli biziz. "[186] Yusuf Göktan kendi tefsirinde bu ayeti genişçe nakletmiş ve bu ayette ki zikir ehlinden kastedilenlerin İmam Ali ve Ehl-i Beyt’i olduğunu kaydetmiştir. Aynca aşağıdaki kaynak kitaplarda da bu konu zikrediliyor. -Ebu Ömer Yusuf b. Abdullah Endulisi: İstiab c. 3 s. 74 -Ali Mutteki Hindi Hanefi: Kenzul Ummal c. 3 s. 95 -Cevzi: T ezkiret-ul Hevas s. 87 -Ebu Davut Secistanı Süleyman bin Esa’s: Sünen Ebi Davud c. 4 s ".114 -Taberi: Zuhair-ul Ukba s. 81 -İbrahim b. Muhammed Hamaveyni: Feraid-ul Semteyn c. 1 s. 66 -Harezmî: Menakıb Harezmî s. 48 Bu ve diğer sünni alimleri bu ayette ki zikir ehlinden kastın, Al-i Muhammed olduğuna dair aynı mana içeriğinde bir çok rivayetler nakletmişlerdir. 87- "Akrabaya hakkını ver; yoksula ve yolda kalmışsa da..."[187] Meveddet Pınarian adlı kitab, Ali bin Hüseyin (a.s)’ın şöy- le buyurduğunu naklediyor: "Burada ki akrabalık hakkı beyanındaki murad-i ilahi; Ehl-i Beyt’tir. "[188] İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bu ayet nazil olduğu zaman Peygamber Hz. Fatıma’ya işte bu fedek arazisi senindir. Sana tahsis ettim." diye buyurdular. Ve "akrabaya... ayetinden kasıt Ehli Beyt manasını verdiler. "[189] İbn-i Abbas’ın nakline göre: Hz. Resulullah’a senin akrabaların kimdir, diye sorduğumuzda Hz. Resulullah şöyle buyurdu: "Ali, Fatıma ve çocukları"[190] 88- "...Reabb’lerine hangisi daha yakın olacak diye vesile ararIar."[191] Hafız Haskani’nin nakline göre İkrime şöyle dedi: "Bu ayetteki vesileden maksat; Hz. Peygamber, Ali, Fatma, Hasan ve Hüseyin’dir."[192] Hz. Resulullah şöyle buyurdu:"Cennetteki tabakalar vesile diye adlanır. " diye buyurduğunda şöyle sordular: "Va Resulullah seninle beraber kim olacak?" Hz. Resulullah şöyle buyurdu: "Fatıma, kocası, Hasan ve Hüseyin"[193] İbni Kesir Dimeşki: T efsir-ul Kur’an-ıl Azim c. 3 s. 341 Mutteki Hindi: Muntehab Kenzul Ummal c. 5 s. 94 Hatıb Harezmî Meveffık bin Ahmed Hanefi: Mektel-i Hüseyin s. 66. Değerli okuyucu Ehl-i Beyt’in en katı düşmanlanndan biri ve harici olan İkrime dahi Ehl-i Beyt’in bu faziletini İbn-i Abbas’dan naklediyor. Amma ki hakka doğru vesile olan Hz. Mu- hammed, Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyi’nin en katı düşmanlan dahi bu hakikati itiraf etmiş ve yazmışlardır. Amma ki günümüzdeki takipçileri ise bu hakikati ne zaman itiraf edip mazlum müslümanlara ilan edecekler. Bunun cevabını bekliyoruz? 89- "O gün bütün insanları imamları ile çağıracağız. "[194] Bu ayet indiğinde müslümanlar, Hz. Peygambere sordular ki: "Va Resulullah! Bütün insanlann imamı sen değil misi
Hey yavrum hey nedir bu; kul resmen şeytan olmuş
Koş hadi koş vatandaş, hadi kalkıyor dolmuş İnsan kılıklı iblis, kandırıyor bizleri Kılığına bak melek, kalbi ise taş olmuş. Şeytansız bir yaşam yok, her dönem iblis ister Çünkü yaşam çift şıklı, kul bir şık seçmek ister Biri Allah yoludur, diğeri Yezid yolu İmam Ali İslam’dır; Allah tam biat ister. Yezid bir hastalıktı, habis olmuş bir urdu Dini budadı Yezid, Ehl-i Beyt’siz din kurdu Allah verdi cezayı, sonsuza dek lanetle Ali’ye küfür etti, can evimizden vurdu. Şimdi hak hukuk varken; doğru söz demek gerek Güçlü olsa da kâfir, tam mücadele gerek Yezid tam bir şeytandır, korku saldı aleme Korkaktan dindar olmaz, Ali gibi nur gerek. |
HZ. ALİ İÇİN NAZİL OLMUŞ BAZI AYETLER
Kaynak:Kur'an-ı Kerim/Bakara Sûresi/Sayfa:7/Cüz:1/39. Ayet: İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehennemliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır. ﴾39﴿وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَٓا اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ۟ ﴿٣٩﴾
Kaynak: Kur'an-ı Kerim/En'âm Sûresi/Sayfa:149/Cüz:8/Ayet:156-157: Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa (yahudilere ve hıristiyanlara) indirildi. Biz onların okumalarından habersiz idik" demeyesiniz, yahut, "Eğer bize kitap indirilseydi biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk" demeyesiniz, diye bu Kur'an'ı indirdik. İşte size Rabbinizden açıkça bir delil, bir hidayet ve bir rahmet geldi. Artık Allah'ın âyetlerini yalanlayan ve (insanları) onlardan çeviren kimseden daha zalim kimdir!? İnsanları âyetlerimizden alıkoymaya kalkışanları, yapmakta oldukları engellemeden dolayı azabın en kötüsü ile cezalandıracağız. ﴾156-157﴿
اَوْ تَقُولُوا لَوْ اَنَّٓا اُنْزِلَ عَلَيْنَا الْكِتَابُ لَكُنَّٓا اَهْدٰى مِنْهُمْۚ فَقَدْ جَٓاءَكُمْ بَيِّنَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَهُدًى وَرَحْمَةٌۚ فَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنْ كَذَّبَ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ وَصَدَفَ عَنْهَاۜ سَنَجْزِي الَّذ۪ينَ يَصْدِفُونَ عَنْ اٰيَاتِنَا سُٓوءَ الْعَذَابِ بِمَا كَانُوا يَصْدِفُونَ ﴿١٥٧﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:119/Cüz:6/67. Ayet (Tebliğ Ayeti):
Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir. ﴾67﴿ يَٓا اَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّـغْ مَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَۜ وَاِنْ لَمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُۜ وَاللّٰهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِر۪ينَ ﴿٦٧﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:107/Cüz:6/3. Ayet (İkmal Ayeti):
Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah'a itaatten kopmak)tır. Bugün kafirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm'ı seçtim. Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. ﴾3﴿حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْز۪يرِ وَمَٓا اُهِلَّ لِغَيْرِ اللّٰهِ بِه۪ وَالْمُنْخَنِقَةُ وَالْمَوْقُوذَةُ وَالْمُتَرَدِّيَةُ وَالنَّط۪يحَةُ وَمَٓا اَكَلَ السَّبُعُ اِلَّا مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ وَاَنْ تَسْتَقْسِمُوا بِالْاَزْلَامِۜ ذٰلِكُمْ فِسْقٌۜ اَلْيَوْمَ يَـئِسَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا مِنْ د۪ينِكُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَاخْشَوْنِۜ اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ د۪ينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَت۪ي وَرَض۪يتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ د۪يناًۜ فَمَنِ اضْطُرَّ ف۪ي مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِاِثْمٍۙ فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ ﴿٣﴾
Kaynak: Kur’an-ı Kerim/Mâide Sûresi/Sayfa:117/Cüz:6/55. Ayet :
Sizin dostunuz ancak Allah'tır, Resûlüdür ve Allah'ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren mü'minlerdir. ﴾55﴿ نَّمَا وَلِيُّكُمُ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا الَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ رَاكِعُونَ ﴿٥٥﴾
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ A'râf Sûresi /Sayfa:154/Cüz:8/36. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı kibirlerine yediremeyenlere gelince işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi kalacaklardır. ﴾36﴿وَالَّذ۪ينَ كَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا وَاسْتَكْبَرُوا عَنْهَٓا اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ ﴿٣٦﴾
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ Bakara Sûresi/Sayfa:32/Cüz: 2/207. Ayet:
İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah kullarına çok şefkatlidir. ﴾207﴿وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَشْر۪ي نَفْسَهُ ابْتِغَٓاءَ مَرْضَاتِ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ رَؤُ۫فٌ بِالْعِبَادِ ﴿٢٠٧﴾
Kaynak:Kur'an-ı Kerim/ Yûnus Sûresi/Sayfa:210/Cüz:11/17. Ayet: Artık, Allah'a karşı yalan uydurandan veya O'nun âyetlerini yalanlayandan daha zâlim kimdir? Şüphe yok ki (böyle) suçlular asla kurtuluşa ermezler. ﴾17﴿فَمَنْ اَظْلَمُ مِمَّنِ افْتَرٰى عَلَى اللّٰهِ كَذِباً اَوْ كَذَّبَ بِاٰيَاتِه۪ۜ اِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الْمُجْرِمُونَ ﴿١٧﴾
KAYNAK: KUR'AN-I KERİM/Tevbe Sûresi/Sayfa:196/Cüz 10/61. Ayet: Yine onlardan peygamberi inciten ve "O (her söyleneni dinleyen) bir kulaktır" diyen kimseler de vardır. De ki: "O sizin için bir hayır kulağıdır ki Allah'a inanır, mü'minlere inanır (güvenir). İçinizden inanan kimseler için bir rahmettir. Allah'ın Resûlünü incitenler için ise elem dolu bir azap vardır." ﴾61﴿وَمِنْهُمُ الَّذ۪ينَ يُؤْذُونَ النَّبِيَّ وَيَقُولُونَ هُوَ اُذُنٌۜ قُلْ اُذُنُ خَيْرٍ لَكُمْ يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَيُؤْمِنُ لِلْمُؤْمِن۪ينَ وَرَحْمَةٌ لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْۜ وَالَّذ۪ينَ يُؤْذُونَ رَسُولَ اللّٰهِ لَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ ﴿٦١﴾
KERBELA'DA, HZ. MUHAMMED'İN (SAV) CİĞERPARELERİNİ KATLEDENLER (PEYGAMBERİMİZİ İNCİTENLER) VE AYETLERİ GÖRMEZDEN GELENLER CEHENNEMLİKTİR)
AYRICA DA DÖRT AYLAR İLE İLGİLİ AYETLER VAR;
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ Tevbe Sûresi /Sayfa:192/Cüz:10/36 Ayet:
Şüphesiz Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu Allah'ın dosdoğru kanunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin. Fakat Allah'a ortak koşanlar sizinle nasıl topyekûn savaşıyorlarsa, siz de onlarla topyekûn savaşın. Bilin ki Allah, kendine karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir. ﴾36﴿ اِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِنْدَ اللّٰهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْراً ف۪ي كِتَابِ اللّٰهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ مِنْهَٓا اَرْبَعَةٌ حُرُمٌۜ ذٰلِكَ الدّ۪ينُ الْقَيِّمُ فَلَا تَظْلِمُوا ف۪يهِنَّ اَنْفُسَكُمْ وَقَاتِلُوا الْمُشْرِك۪ينَ كَٓافَّةً كَمَا يُقَاتِلُونَكُمْ كَٓافَّةًۜ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ مَعَ الْمُتَّق۪ينَ ﴿٣٦﴾
KAYNAK: Kur'an-ı Kerim/ Tevbe Sûresi /Sayfa:193/Cüz:10/37. Ayet:
Haram ayları ertelemek, ancak inkarda daha da ileri gitmektir ki bununla inkar edenler saptırılır. Allah'ın haram kıldığı ayların sayısına uygun getirip böylece Allah'ın haram kıldığını helal kılmak için Haram ayı bir yıl helâl, bir yıl haram sayıyorlar. Onların bu çirkin işleri, kendilerine süslenip güzel gösterildi. Allah inkarcı toplumu doğru yola iletmez. ﴾37﴿ اِنَّمَا النَّس۪ٓيءُ زِيَادَةٌ فِي الْكُفْرِ يُضَلُّ بِهِ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا يُحِلُّونَهُ عَاماً وَيُحَرِّمُونَهُ عَاماً لِيُوَاطِؤُ۫ا عِدَّةَ مَا حَرَّمَ اللّٰهُ فَيُحِلُّوا مَا حَرَّمَ اللّٰهُۜ زُيِّنَ لَهُمْ سُٓوءُ اَعْمَالِهِمْۜ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِر۪ينَ۟ ﴿٣٧﴾