` Ve acıtmadan öldür beni `Yalancı baharların en ücra köşesine bağdaş kurmuş bakışlarım, Nasırlaşan teneşirde üşümüşken Gözlerinden helallik almadan ölmemeliyim Hani nisan yağmurlarının en küfürbaz ıslaklığıyla bir tutacaktın beni ? Hani ağlamadan unutacaktın beni ? Rezil bir hasretin en şehvetli koynunda sırılsıklamım Ve bu şehrin bütün soytarıları gülerken halime Seni aklıma düşüren bütün ırzı kırık dokunuşlardan irkiliyorum bu aşkı en son nerede bıraktığını iyi biliyorum asya Yüzüme bakmadan kısılan, İntihar kahvesi gözlerin kadar gururlu yalnızlıkların omzundayım Hüzünlerle beşik kertiği yapıldığım günden beri İstiyorsan selamlaştığın martılara sor Toprağın tedirgin sıcaklığına sokulmak gibidir sevda Dikilişim ölümlü kuşları kıskandıran inatla bekliyor seni Siyaha çalan kokunla nikahlandığımı, Anlamsız gelen bütün kavgalarımın alnından öptüğünde anlarsın Yüreğimden kanayan ustura yarası bir sükuta bas özlemini Kan kırmızısı dudağında ki son tebessüme sür Ve acıtmadan öldür beni Aklımdan çıkmıyor hiç, İntihar kahvesi gözlerin vardı Saçlarımın kır düşmüş tarafından çek tetiği Veyahut, giyotin bileyleyen suskunluğunla sınama Yoksa, sensizliğimi barındıracak bir uçurum sevebilirim bu günlerde Bu uzaklik halimize güldü diye üzgünsun Ki ben de çok Üzgünüm asya ........... ---------- aras ----- |
"Kim bu "asya" .? " diye sorasım var fena halde :)
...