yosun tutmuş düşlerin öyküsü
yemyeşil bir umuttu yaşayamadıklarım
kapkara bir kabus oldu şimdi kabuslarımda kaybolan umutlarım gittiler hayallarime kanat olamadan öksüz kaldı düşlerim onlar böyle olsun ister miydi? avuçlarım yetim kaldı üstüne bi’de sen gidince hepten yıkıldı dayanamadı bu vaziyete ruhum kaldıramadı bu hâli... durgun sularda ilerliyorum cam kırıkları girmiş topuklarıma o sularda yüzen kabuslar var ya? bakıyorum onlara canımı yıkıyorum, yıkadıkça yakıyorum tuzlu suya alışkın değil tabii bedenim yüzümü çok yıkadım ama ruhum böyle yanmaya alışkın değildir ben alışkın değilim sensizliğe sensizlik de oldum olası sevmez beni işte bu yüzden... neyse! git hadi yıkılan umutlarıma yeni bi’duvar yapamazsın sen burası ’sulak’ arazi onaramazsın kökü kazınan düşlerimi git hadi şimdi! hemen şimdi kapısı bile kalmayan zavallı evimden çatısından gözyaşı sızdıran hayallerimden kozasında mahsur kalan düşlerimden git benden hem de hemen şimdi... ardına bakarsan ayağın kayar mazallah kırarsın yine beni aman şimdi dizlerin falan kanar çekemem şimdi o çocuksu güzelliğini katlanamam, hüznün şimdi canımı falan yakar yok yok, git sen en iyisi |
Gün olur, sayfanda ilkbahar çiçekleri de açar inşallah.
Tebrikler, sevgimle...